Geleceğe yönelik senaryolar, genel olarak gerçek ya da gerçeğe yakın verilerle profesyonel ekipler tarafından yapılır. Olasılıklar ve bu olasılıkların bileşenleri farklı denklemler olarak değerlendirilir ve her bir durum karşısında iyi ve kötü senaryolar hazırlanır. Örneğin Suriye’de Esad rejimi devrilirse Türkiye açısından iyi ve kötü senaryo ne olur diye kafa yorulur, devrilmezse iyi ve kötü senaryolar düşünülür. Yani Esad rejiminin devrilmesi iyi, devrilmemesi kötü senaryo bağlamında değerlendirilmez.
Farklı koşullardaki olası senaryolar saptandıktan sonra ise bunlar içinden Türkiye açısından en makul olanla en gerçekleşme olasılığı yüksek olan eşleştirilir; dolayısıyla en iyiden en kötüye senaryo sıralaması buna göre yapılır. Kısacası, veriler güvenliyse geleceğe yönelik adımlar atılırken hayalcilik söz konusu olmaz.
Bununla birlikte, karar alıcıların siyasi pozisyonları, öncelikleri ve politikaları bu senaryoların yapısını değiştirmese de, ülkelerin tercihlerini değiştirebilir. Karar alıcıların tutumları, neyin iyi neyin daha az iyi senaryo olarak kabul edileceği noktasında rol oynar; buna da zaten siyasi tercih adı verilir, siyasal partiler tam da bu tercihleri nedeniyle oy alır ya da kaybeder.
Kötü senaryo
Gözlemlediğimiz kadarıyla Türkiye’de geleceğe yönelik senaryo çabaları kitlesel bir eğilim, neredeyse milli zihin sporu. Her kesim, yarın neler olabileceği konusunda bilgi ve öngörü sahibi; bu bilgilerin nasıl edinildiği ise meçhul. Üstelik farklı kesimlerin ürettiği senaryolar arasında da uçurumlar var; ya topluca mahvoluyoruz, ya topluca cennette yaşıyoruz.
Önce kötü senaryo üreticilerinin öngörülerine bakalım.
Çözüm süreci çerçevesinde Öcalan hapisten çıkarılacak, bu arada Güneydoğu Anadolu bölgesi özerkliğini ilan edecek ve Öcalan da gidip bu bölgede seçimlere katılacak. Özerk bölge lideri olduktan sonra bölge bağımsızlığını ilan edecek. Tabii Kürtler sadece Türkiye’de yaşamadığı için bu senaryoda başka ülkeler de konu ediliyor.
Türkiye Kürdistan’ının ikinci hamlesi, Kuzey Irak ve Suriye Kürtleri ile birleşmek olacak. Kurulan bu büyük Kürdistan, ABD ve İsrail desteği alan bir süreçle gerçekleştiğinden, onlar tarafından da tanınacak. Petrol zengini Kürdistan kurulurken Türkiye bölünmüş olacak. Bunun tek sorumlusu da AK Parti olacak.
Bu arada bu senaryoda iç savaş riski pek konu edilmiyor, onun yerine Türkiye’nin Kuzey Irak ya da Suriye’de savaşarak bu bölünmeye engel olma çabasına gireceği tasarlanıyor.
İyi senaryo
Gelelim iyi senaryoya. Buna göre barış süreci çerçevesinde Öcalan hapisten çıkacak, Parlamento’ya girecek, hapislerde adi suçlular dışında kimse kalmayacak. Geçmişteki tüm acılara neden olan konularla yüzleşilecek, federal yapıya geçilecek, Diyanet lağvedilecek. Bu arada kadın hakları artacak, cinsel ayrımcılık kalmayacak, tüm çevre sorunları çözülecek, emekçilerin hakları verilecek. Bunların hepsi de çözüm sürecinde olacak. Hepsini de AK Parti yapacak.
Bu arada bu senaryoda da dış meseleler ele alınıyor. İskandinav demokrasisine bir kaç yıl içinde kavuşan Türkiye petrol zengini olacak, Irak ve Suriye’de özellikle Kürtler üzerinden demokrasi ihracı yapacak, bölgeye huzur gelecek. Bu arada gayet tabi ABD’nin oyunlar oynamasına da engel olunacağı öngörülüyor; söylenmiyor ama muhtemelen NATO’dan çıkma olasılığı da gözardı edilmiyordur.
Aynı ülke içinde yaşayan ve aynı tarihsel deneyimlere maruz kalmış kesimlerin bu denli farklı senaryolar üretmeleri, muhtemelen sadece aynı zaman diliminde yaşanmıyor olmasından kaynaklanıyor.