Aile, Türkiye’de alttan alta fokur fokur kaynayan bir mevzu. Süresiz nafaka bataklığıyla birlikte, yasaya göre yaşça küçük sayılan fertlerin yaptığı evliliklerin suç sayılmasından doğan mağduriyetler de aile kurumunu sarsıyor.
Aile, cemiyetin dolayısıyla da devletin temeli. Günümüzde, ilkokulda bizlere öğretilen bu basit bilginin ruhuna nüfuz etmek oldukça zor. Hayatın her alanında “kendin için yaşa” mottosunun zerk edildiği bir zaman diliminde aile kurmak, sorumluluk altına girmek, vazgeçilmez gözüken şahsi ihtiraslardan fedakârlık yapmak bir kâbus gibi gösteriliyor. Bu saplantılı bakış açısı evlilik yaşını 30’a kadar çıkardı. 30 yaşından önce yapılan evlilikler artık erken sayılıyor! Öyle bir zaman gelecek ki, çocuklar dede-nine tanımadan büyüyecek, dede-nineler de torun göremeden ölecek!
Devlet evlilik alt sınır yaşını 18 olarak belirlemiş. Her ne kadar bu karar kız çocuklarını korumaya mâtuf bir karar olsa da, cemiyetin yapısı göz önünde bulundurmadan alınan bir karar olduğundan mağduriyetlere sebep oluyor.
İnsanların evlenmemesi için her türlü engellemenin yapıldığı bir hengâmede, yasaya değil gönüllerine uyup evlenen insanlar büyük mağduriyetler yaşıyor. 18 yaşına girmeden evlenen erkekler ‘tecavüzcü’ diye hapse atılırken kadınlar da çocuklarıyla bir başına kalıyorlar. Şu garipliğe bakın ki, devletin kendisine tecavüz etti diye hapse attığı kocasının arkasından gözyaşı döken kadınlar her hafta da cezaevine ziyarete gidiyorlar! Bazı hâdiseler karşında “İzahı yok” denir ya, mezkûr hâdisenin de izahı yok. Devlet ilk önce evlilik cüzdanı veriyor sonra hapse atıyor. Babalarını hapiste ziyaret eden çocukların hâlini düşünün. Babanızın ‘tecavüzcü’ diye fişlendiğini öğrenseniz ne yaparsınız?
Ya ‘tecavüzcü’ diye fişlenen erkekler, cezaevinden çıkıp topluma karıştıklarında, iş aradıklarında karşılarına çıkacak bu lekeyle nasıl hayat sürecekler ey kanun yapıcılar, bunu hiç düşündünüz mü?
Dinimizde bâliğ olma yaş aralığı belli. Bu yaş aralığına göre yeni bir yasal düzenleme yapılmalı. Ak Parti bu mağduriyetlerin giderilmesi için geçici bir düzenleme yapmaya kalktı ama Batıcılar karşı çıkınca geri adım attılar. Benim bahsettiğim geçici bir düzenleme değil kalıcı ve fıtrata uygun bir düzenleme.
Devleti ve toplumu korumanın yolu aileyi korumaktan geçtiğine göre evliliği zorlaştırmayıp kolaylaştırmalıyız. Bu çağda fıtrata uygun yaşta aile kurmayı göze almışların mağduriyetleri de bir an önce giderilmeli. ‘Tecavüzcü’ lekesi silinip kocalar hanımlarına kavuşmalı!
İllâ bu mevzuda bir yasak konulacaksa evlilikten soğutma ve geç evliliğe teşvik yasaklanmalı!..