Eskatoloji, başlangıcı olduğu bilinen dünyanın bilinmeyen sonuyla ilgili bir fikriyat. Dünyanın sonuna odaklananların türettiği kıyamet anlatılarına verilen genel isimdir...
Eski hikayeleriyle 2000 yıl boyunca düşler kuran, mitler aktaran, sabırlı ve maharetli bir örümceğin girift ağlarını andıran şekilde ufuktaki varoluşlarına -Sion'a – ilmek ilmek, zehir zemberek, bin bir intikam yeminiyle yürüyen Yahudi bağnazlığının türettiği bir dünyanın sonu projesi var mesela...
Dünyanın sonunda, yeryüzü krallığı İsrailoğullarına ait olacak fikri sabitiyle kendileri dışında kimseyi insan saymayan, dolayısıyla ötekini düşman ve fazlalık olarak gören hastalıklı bir ırkçılık tutkusu bu...
İsrail'in, Gazze'de hastaneleri, camileri ve kiliseleri hiçbir insani kural tanımadan nasıl hunharca bombaladığını, çoluk çocuk, kadın, hasta, yaşlı demeden katlettiğini hep birlikte seyrediyor dünya. Cümleyi tashih edelim; dünya siyasetlerine egemen kesim bu vahşeti kılı kıpırdamadan seyrediyor hatta katil İsrail'in sırtını sıvazlayarak... Ama dikkatle seyrettiğinizde yeryüzü halklarının, bu insanlık dışı jenosidi asla kabullenmediğini, hatta Gazze ve Filistinliler yanında konsolide olduklarını görüyorsunuz... Bu ilk kez bu boyutta oluyor. Yani en alttaki, sıradan ama gerçek insanların kitleler halinde, İsrail'i lanetleyerek katliamlarına isyan etmesi... Yeni bir işaret fişeği olarak gökleri aydınlatıyor...
Batı'daki yöneticiler, eski kolonyalist güdülerini de asla terketmeden "Ahdi Atik ve Cedid Medeniyeti'ni savunduklarını ve ona aidiyetlerini deklare ediyorlar. Ahdi Atik, Tevrat ve Yahudiler demek, Ahdi Cedid ise İnciller ve Hristiyanlar demek... (Yahudi olmayabilirim ama bir Siyonist olarak geldim yanınıza diyor ya Mr. Biden)
Sorun da tam bu esnada çıkıyor ortaya zaten... Yani ait olduklarını iddia ettikleri o tılsımlı-efsanevi Yahudi-Hristiyan Medeniyeti hala ayakta mı? Yaşayan bir dini inançtan mı bahsediyoruz? Yoksa çok ciddi bir zihinsel sekülerleşmeyi tecrübe etmiş, 1789'dan bu yana fırtınalar halinde yaşadığı inançsızlık ve kibre rağmen, ruhu ve maneviyatı asırlardır reddeden, dolayısıyla dünyevileşmenin dibini bulduğu için aşkın tüm değerlerden yoksunlaşan bir Batı dünyası mı aitmiş bu dinsel medeniyet iddiasına? Ateizm, materyalizm, transhümanizm, kuralsız ve kritersiz şekilde para ve seksten ibaretleşmiş, haksızlık ve adaletsizliklerle cehenneme çevirdikleri bir dünya ile mi dahil olacaklarmış Yahudi-Hristiyan medeniyetine?
Siyon Krallığı nedir yahu? Yeryüzünde kuracağınız bir imparatorluk için binlerce ama binlerce masumu öldüreceksiniz, malını mülkünü gaspedeceksiniz, ülkeleri, şehirleri talan edeceksiniz, ölü çocuklar ve kadınlar üzerinde dans edeceksiniz? Sonra da tanrınıza (Tanrı onlara ait çünkü) şükrederek dünyadaki cennetinizi yaşayacaksınız öyle mi? Bu ne kadar aşağılık, ne kadar sığ, ne kadar dünyevi, ne kadar batak, ne kadar ucuz bir hikaye böyle!
Bu mu eskatolojiniz? Bu mu Armageddon? Bu mu kıyamet savaşı? Ee, sonra ne olacak, yani krallığınızı kurdunuz, yeryüzünde Yahudi kanı taşımayan herkesi öldürdünüz... Sonra ne olacak? Sizin ahiretiniz var mı mesela? Patetik ısrarla tekrarlayıp durduğunuz Siyon Krallığını, dünyada kurmanıza izin verildikten sonra masal ya da efsane bitiyor, öyle mi?
Ahiretsiz olan bir teklif, din değildir!
Dolayısıyla Gazze faciasında da, aslen 1948'den beri işgal işgal büyüyen İsrail'in yol açtığı uzun Filistin dramında da, güya dini ama çok rüküş bir kostüm giydirilmiş, neo-emperyalist bir yüzsüzlük söz konusudur. Pespaye bir ırkçılık ile şımartılmış bir İslam nefreti ise, işin politik katalizörleridir.
Asıl dava; perestroyka sonrası çöken Sovyetlerin boşalttığı kutuplar atlasından, tek kutuplu bir dünyaya geçiş yapmak, yeni tek kutuplu, tek patronajlı, küresel sistemi dizayn etmek davasıdır. Bu global davanın karşısında duran-durabilecek, dolayısıyla dünyayı çok kutuplu bir hale taşıyacak kudreti olan herkes, her toplum, her devlet, her medeniyet ise düşmandır...
İslam toplumu bu kuvvetlerden veya kutuplardan birisidir ve her şeye rağmen en parlağıdır.
Çağımızın hız ve hazdan ibaretleşmiş, insansızlığa doğru koşan hüsran deviniminde, hala bir sorusu olan, hala insanlığını yitirmemiş, hala çözüm arayan, hala dayanışmaya, insanlığın barış, refah ve huzuru paylaşabileceğine inanan, öleceğini bilen ve dünyaya da bu yüzden tapmayan bir İslam alemi var...
Sonra... Mesela Güney Amerika halkları var. Yeter Artık diyen bir Afrika var. Çin var. Rusya var. San Francisco liselerini Filistin için ayağa kaldıran kızlar var. Harvard Üniversitesi'nde Gazze'nin yanındayım diyen gençler var... Fransa ayağa kalktı. Filistin bayrağı taşımaları yasaklandığı için, aynı renkleri taşıyan İtalyan bayrakları ile Gazze'nin yanındayız diye caddeleri dolduran Hindistan Müslümanları var... Batman var, Urfa var, hele Diyarbakır var...
Gazze'de vefat eden çocuklar ve kadınlar, şehadetten ve cennetten bahsediyorlar. Gözleri göğe bakıyor hepsinin. Onları bombalayanların dünyada kurmayı hedefledikleri krallık ise, çok affedersiniz, keneften aşağı, pislikler içinde...
Bizim ölünce gideceğimiz ahiret dediğimiz bir yer var. Onların ise yok! Zombiler gibi, kendilerini çok taptıkları dünyaya zincirlediler... Öyleyse gözlerini toprak doyursun!