Suriye'nin yeni kadrolarının Ankara ziyareti dikkat çekiciydi. Geçiş yönetimiyle yapılan görüşmelerin merkezinde Suriye'nin toprak bütünlüğü var. ABD'nin SDG konusundaki ısrarına karşı Ankara'nın Şam'la birlikte formül arayışında olduğu bir gerçek.
Suriye'de yaşanan sürecin bölgesel bir konsensüs ile sonuçlandığını en başında vurgulamıştık. Ankara'nın başat rolüne karşı Doha, Riyad, Abu Dabi gibi başkentlerin de sürece destek vereceğini vurgulamıştık. Şam yönetiminin ilk ziyaretinin Riyad'a olması bizde anlaşılamadı. Körfez Arapları için Türkiye'nin Suriye'deki etkisi (zihinlerindeki Osmanlı korkusu) sebebiyle dikkat çekmekte. Şam yönetiminin yaptırımların kaldırılması için ABD'nin bölgedeki en kritik Arap müttefikini yani Riyad'ı ziyaret etmesi bu nedenle doğru analiz edilmeli.
Gazze'de Ateşkes
7 Ekim 2023 sonrası Gazze'de yaşananlara bütün dünya tanık oldu. İsrail, Hamas'la olan kavgasını sivil masumlara yansıtarak orantısız güç kullandı. Önce katliama sonra soykırıma varan süreç nihayet sona erdi. Ateşkes anlaşması Gazze'de ve Türkiye'de sevinçle karşılandı.
Hamas'la İsrail'in yaptığı ateşkes kimin için zafer kimin için hezimet zaman gösterecek. İsrail'in dünya kamuoyundaki imajı sarsıldı. Sivillere ve özellikle çocuklara verdiği zarar insanlık tarihinde kara bir sayfa olarak yer alacak. Yaşanan bu süreçten sonra Netanyahu da cezalandırılacak ancak Müslüman toplumların yaşadığı psikolojik hezimet hafife alınmamalı.
İran ve Hizbullah'ın bu süreçteki rolü ortada. Hamas'ın 7 Ekim Aksa Tufanı harekatı bütün yönleriyle tartışılıp değerlendirilecek ancak en önemli karar verici iki liderin (İ.Haniye ve Y.Sinvar) öldürülmüş olması bu sürecin arka planını öğrenmemiz için bir handikap.
Orta Doğu'da birçok Müslüman ülkenin ortasında yaşanan bu süreç Filistin meselesine Türkiye dışındaki aktörlerin nasıl baktığını da göstermiş oldu. Katar-Mısır-İsrail arasındaki ateşkes sürecini ABD'de yaşanan değişimle okumalıyız. Gazzelilerin sahayı terk etmeden mücadele etmesini hafife alamayız ancak süreci Trump öncesi bir alan temizliği olarak da görmeliyiz. Trump, İsrail'in varlığını/güvenliğini birincil öncelik olarak görüyor ancak pragmatik tutumuyla Müslüman ülkelerde çözüm üreten bir lider algısı yaratmak istiyor. Trump, eğer bölgede Çin'e ve İran'a karşı bir yeşil kuşak oluşturacaksa kendince bütün çatlak sesleri minimize etmek isteyecektir. Orta Doğu sokağını öfkelendiren İsrail'i durdurmak zorunda olduğunu gayet iyi biliyor.
Ankara Ateşkes Masasında Yok Ama
En başından beri Türkiye'nin ateşkes görüşmelerine katılmasına karşı çıkan aktörler bölgede Arap milliyetçiliğini yeniden diriltme çabasındalar. Suudi Arabistan ve BAE'nin İran'la yaşadığı gerilim farklı bölgelerde kendisini gösteriyordu, Gazze'de yaşananlar ise küresel bir savaşın bölgedeki orantısız cephesi oldu.
Mısır'da ve Suriye'de Müslüman Kardeşler, Filistin'de ise Hamas'la karşı karşıya gelen Körfez aktörleri için bu yapılar zayıflamış olsalar bile hala tehlike arz ediyor. Ankara bölgedeki ilişkileri sürdürebilmek için yerleşik iktidarlarla ayrışan muhalif toplumsal grupları etraflı analiz edecek uzmanları dikkate almalı. Bölge araştırmacıları ve enstitüler daha çok desteklenmeli. Yakın dönemde bölgeye dair epeyce uzman ismin yetiştiğini söylemeliyiz. Gençliğinde Kum'a, Lahor'a, Ezher'e yolu düşmüş romantikler yerine sağlıklı analiz yapan, rasyonel akla sahip uzmanlarımıza itibar edilmeli.
Ankara, serinkanlı ve uzun soluklu politikalar sürdürdüğünde sonuç alınabileceğini Suriye sahasında gösterdi. Şimdi Filistin'in 1967 sınırlarına kavuşarak başkentinin Doğu Kudüs olması ise imkansız değil. Birileri Ankara'yı ateşkes masasından uzak tutmak istese de Ankara'nın küresel zeminde Gazze'yi diri tutarak etkili olduğunu söylemek zorundayız.