7 Ekim'den beri yüreğimiz göğsümüze sığmıyor.
Sonbahar bitti, kış bitti, bahar geldi... Ramazan bitti, bayram oldu ama İsrail hiç durmadı. İşgalci-soykırımcı İsrail çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden şahidi çok cinayetler işlemeye devam ediyor.
Havadan atılan yardım kolileri kana bulandı. Paketler dağıldı, içinde bulgur, pirinç ne varsa kumlara karıştı. Yiyecekleri kumlardan ayırmak için uğraştı bir de Gazze'nin güzel insanları.
Ama o şartlarda bile oruç tutup, sofra kurup "hamdolsun" dediler.
Evleri yıkılırken, enkazlardan imdat çığlıkları yükselirken, hastaneler vurulurken, anneler babalar evlatlarının kanlı bedenlerini öpüp koklarken "hasbünallahi venımel vekil" düşmedi dillerinden.
Bir tek çocuklar sordu bazen, o acıyla, "annem olmadan ben nasıl yaşayabilirim ki!", "bacağım olmadan nasıl futbol oynayabilirim ki".
Onun dışında hepsi "Allah bize yeter" dediler.
Onlara karşı boynumuz bükük. Gönlümüz elvermiyor ama elimiz de ermiyor. Duadan, boykottan ve protestodan başka tutunabildiğimiz tek şey ilahi adalet.
Bu dünyanın adaleti İsrail'e hak ettiği cezayı veremedi henüz ama çok iyi biliyoruz ki cehennem onları bekliyor.
Ama eğer Uluslararası Adalet Divanı doğru kararı verip uygulatabilirse belki dünya bir anlığına da olsa cennete döner.
HANİYYE'NİN ÜÇ OĞLU DA ŞEHİT
Filistin topraklarını işgal eden, Gazze'de dünyanın gözü önünde 188 gündür soykırım yapan İsrail, Ramazan ayı, bayram günü demeden saldırmaya devam ediyor. Zaten aç susuz açıkta kalan, tıbbi ve insani yardımdan mahrum olan Gazzelileri katlederken yapay zeka kullanıyor.
Seçerek öldürüyor yani!
Dün de Gazze'nin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampnda hareket halindeki bir aracı vurdu İsrail. Aracın içinde Hamas'ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniyye'nin oğulları ve torunları vardı. Üç oğlu ve 2 torunu şehit oldu.
Elbette tesadüfen öldürmedi onları! Ateşkes görüşmeleri sürerken Hamas'ın canını derinden yakmak istedi.
Ama Allah'a, kadere ve cennete inananlar için "Allah var, gam yok!"
Nitekim Haniyye de "bu bana bahşedilen bir onur" diyerek kabullenmiş evlatlarının şehadet haberini!
Dağılmamış: "Taleplerimiz net, ödün vermeyeceğiz. Düşman müzakerenin yoğunlaştığı noktada oğullarımı hedef alarak Hamas'ın tutumunu değiştireceğini sanıyorsa delirmiş olmalı".
Bu aklıselim, bu "oğullarımın kanı, halkımızın kanından aziz değil" inanmışlığı Gazzelilerin nasıl bu kadar izzetli ve insani/imani olarak güçlü olduğunu da gösteriyor.
Allah, Haniyye'nin evlatlarının ve bütün Gazze şehitlerinin kanı hürmetine İsrail'in yok oluşunu Hamas'a nasip etsin inşallah.
ERDOĞAN'IN FİLİSTİN SEVDASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı yürütülen algı operasyonları son derece haksız, ölçüsüz ve mesnetsiz.
Erdoğan'ın siyasi tarihi Filistin davası için yapıp ettikleriyle doludur çünkü. Gazze için, Kudüs için, Filistin için verdiği mücadeleyi kağıda dökseniz yüzlerce sayfa doküman çıkacaktır.
Bunu bir ezber, politik ideolojik bir tutum olarak yapmıyor üstelik Erdoğan. Kişisel meselesi gibi yaklaşıyor.
O açıdan Filistin'e, Gazze'ye ve Kudüs'e Erdoğan'dan daha fazla sahip çıkan bir başka siyasi olduğunu -ne Türkiye'de ne dünyada- sanmıyorum.
İsrail'e hesap sorarak, soykırım ve işgal tarihini BM kürsüsünden haykırarak, bağımsız Filistin devleti ve Kudüs'ün özerk statüsü için her fırsatı değerlendirerek yapıyor bunu.
Eminim hepimiz gibi o da göz yaşı döküyor! Ama rasyonel zeminden asla kopmuyor Erdooğan, her imkanı bu hassasiyet ve aciliyet içinde değerlendiriyor.
Yapılabilecekken yapılmayan nedir Allah aşkına? Gazze'ye "görünür görünmez yardımlar" gönderildiğini kendisi söylemişti hatırlayın.
En son Türkiye'nin Ürdün üzerinden havadan yardım götürmesini engellediği için bir dizi ambargo uygulayacak artık Ankara Tel Aviv'e.
Lakin son derece haksız hukuksuz ve mesnetsiz bir karalama kampanyası yürütüldü YRP, CHP ve kimliği belirsiz diğerleri tarafından. Karanlık işler, eller, yüzler peş peşe. İhracat yalanları, jet yakıtı yalanları, mesnetsiz iddialar...
Somut verilerle durumu ortaya koyan Ticaret Bakanı Ömer Bolat Türkiye'de Türkiye aleyhine kara propaganda yapanların İsrail istihbaratı olduğunu da açıkladı önceki gün.
Şaşırmadık elbette. Ama umalım ön alıcı müdahalelerle yalanın, iftiranın, operasyonel algının yayılması baştan önlenebilsin.