Hem F.Bahçe hem G.Birliği, gruptan el ele çıkmış oldu. Maça gelecek olursak, dakika 27’de İsmail penaltıya neden olunca, kırmızı kartla oyun dışı kaldı, takımını da uzun süre 10 kişi bırakan oldu. İlk golde Stoch’un orta topunda Karaviev kafa vuruşuyla ağlara gönderip Fener’i öne geçirdi, maça da bir nebze olsun tempo getirdi. Ardından G.Birliği atağında İsmail takılarak rakibinin üzerine düşüp penaltıya neden oldu. Penaltı doğru karar. Ama kırmızı kart ağır oldu. Serdar ile kullanılan penaltı golle sonuçlanınca maç da dengelendi. Fenerbahçe 10 kişi kalmasına rağmen Caner ile ikinci golün sahibi oldu. Salih ise ikinci yarı kale dibinden gol kaçırırken, takım oyunundan uzak, bireysel bir şeyler yaparak top kayıpları ile oynadı. Vedat Muriq, G.Birliği adına çok müsait durumdayken gol kaçırdı. Gençlerbirliği’nin en iyi oynayanı gördüğüm Serdar’ı gol kaçırınca hemen sonrasındaki pozisyonu klas gol vuruşu ile Vedat Muriq maçı bir kez daha eşitledi.
Sonuç olarak maçın galibi yoktu. Gruptan birinci çıkan Gençlerbirliği oldu. İkincisi de Fenerbahçe... F.Bahçe yedek kadrosu ile sahaya çıktı. Ama adı F.Bahçe ise farklı futbol sergilemek zorundaydı. O formayı bu kadar sıradanlaştıran görüntüleri gönlüm bir türlü kabullenemiyor. Savunması fena değildi. Ama orta saha organizasyonu yeterli olmadığı gibi atılan gollere de hiçbir katkıları yoktu. Fenerbahçe, bu anlayış içinde hangi futbolcular sahada görev alırlarsa alsınlar, taraftarına keyif vermemeye başladı.
Benim Dick Advocaat’tan bu maçtaki beklentim, Robin Van Persie’yi Ankara’ya götürüp görevlendirmesiydi. Hollanda’ya dede ziyaretine giden bu oyuncu antrenman ve maç eksikliğine rağmen Ankara’da görevlendirilmediyse, bunu da aslanlar gibi ben Advocaat’a sormak isterim. Eğer Fenerbahçe’de futbolculara dayalı düzen olacaksa, bundan daha net görüntülere de mahrum kalmaya mahkumdur.