Özellikle böyle milletçe bir ve beraber olduğumuz günlerde birileri çıkıyor ve kardeşi kardeşe kırdırmanın yollarını arıyor. Ne zaman bir Suriyeli Mahmut çıksa ve elleriyle toprağı kazarak Dürdane'yi kurtarsa.. Ne zaman bir Emine Kuştepe çıksa, Türkçe bilmeyen teyzeye Kürtçe hayatta nasıl kalacağını anlatsa.. Birileri muhakkak çıkıp; ".. sırf Alevi oldukları için bazı köylere hiç yardım gitmiyor.." diyor... "..Sırf Kürt oldukları için getirdikleri yardımları kabul etmiyorlar.." diyor..
***
Değerli dostlar bu operasyon. Bu apaçık operasyon. Lütfen hatırlamaya çalışın, bu kışkırtıcı ifadeleri ilk nerede gördünüz?.. İlk kim "...Pötürge’nin üç Alevi köyüne yardım gitmedi.." diye yazdı.. Kim söyledi ilk olarak; ".. HDP'li belediyelerin yolladığı kamyonlar geri çevriliyor.." diye.. Allah aşkına bunları not edin. Çünkü kavga etmemiz gereken yapılar bunlar.. İpleri yabancı servislerin elindeki internet siteleri, twitter hesapları, gazete görünümlü servis bültenleri.. Yaşanan bunca kağıt, mürekkep, baskı, dağıtım darboğazına rağmen ısrarla yayınlarına devam edebilen BirGün gazetesi.. Hiç reklam alamadığı halde internet yayınlarına bir de televizyon ekleyebilen T24.. Arka arkaya bir anda ortalarda dolaşmaya başlayan KRT gibi Tele1 gibi ekranlar.. Nereden çıkıyor bunlar?.. Kime ve neye hizmet ediyorlar, sorun sorgulayın.. Bu millete ait değerleri itibarsızlaştırıp yalan yanlış haberlerle insanları kışkırtan bu gibi merkezleri belleyin ve en azından itibar etmeyin. Ve de işlevlerini de hafife almayın.. Zira bir algıyı yönetebilmek için tek cümlelik bir palavranın dolaşıma sokulması kafi geliyor.
***
Hepiniz duydunuz değil mi.. Bir kaybetmiş çıktı ve dedi ki; "... enkaz altında yaşam savaşı veren biri vardı. Sırf kurtarılışı Erdoğan'ın olay yerine gelişine denk getirilsin diye enkazda bir saatten fazla bekletildi...".. Biliyorsunuz değil mi?.. Peki nerede etti bu lafı? Görece izlenirliği daha düşük olan KRT isimli operasyon kanalında.. Önemli değil. Önemli olan sosyal medyadan konvansiyonel medyaya kayması ve dolaşıma sokulması. Öfkeyi tahkim etmek için acısıyla yıkılmış olan vatandaşı sinirden deliye döndürmek ve sisteme isyan ettirmek için yeterli. Gecesi-gündüzü olmayan, eksi 10 derecede yaktığı ateşin başında sabahlamış, "seni kurtarmadan gidersem uykular bana haram olsun" diye yemin etmiş bir kurtarma görevlisine bu alçakça iftira neden atılıyor peki?.. Çünkü enkazın başında, taş yığınları altında bir ümit evladını bekleyen anneyi kışkırtmak, tahrik etmek için.. Çünkü 15 Temmuz'da bu ülkeyi işgale kalkan güçler bunu istiyorlar. O gece de istedikleri buydu. Sadece darbe yapıp yönetimi ele geçirmeyeceklerdi. Gözlerini kan bürümüş bir biçimde "iç savaş" istiyorlardı.
***
Şimdi televizyonlara sızmış adamları eliyle, tartışma programlarına katılan "makul görünümlü" servis elemanları üzerinden "iç savaş" çığlıklarını evlere sokmaya başladılar. Bunları yapanlar CIA taktikleriyle öyle ustaca yapıyorlar ki, bu tuzağa düşen televizyon yöneticileri kime hizmet ettiğinin farkına bile varmıyor. Bakın bu kaybetmiş'in ,"enkazda bir saat beklettiler" yalanını hangi yayın organları büyüttü.. Bakın "alevi köylerine yardım göndermediler" palavrasını kimler sahiplendi.. Hatta, bakın hangi televizyon kanalları, "ama bir tartışmacının söylediği bir sözdü" diyerek ekranlarına "iç savaş çıkar mı?" yazabiliyor?.. Farkında bile değiller operasyonun bir parçası haline geldiklerinin.. Onlar uyanana kadar atı alan Üsküdar'ı geçecek. Siz uyanık olun. Düşmeyin bu tezgaha..
Mesela bakın sistematik olarak “basın kartları iptal ediliyor” tezviratı yapılıyor. Farkında mısınız?.. Bunu İletişim Başkanı Prof.Dr.Fahrettin Altun apaçık yalanlamasına rağmen, hâlâ OdaTv bir yalan üzerinden algı yönetimine devam ediyor.. Soner Yalçın, yapılan açıklamayı görmezden gelip, “İletişim Başkanlığı Türkiye’yi nasıl gösterdiğinin farkında mı?” diye sormuş. Sadece arada bir gazete okusa, “iptal” diye bir mesele olmadığını, sadece hassas bir değerlendirme sürecinden geçildiğini görecekti.. Hele ‘ideolojik bir hesaplaşma’ gibi sunuluyor olması tamamen çarpıtma.. Ama yalanı ısrarla sürdürmeyi tercih etti. Ne diyelim, bu tabloyu görün, kafi..