Bizim medya; 3 büyüklerden biri ligde iyi gittiğinde, durumu olduğundan da iyi gösterme abartısı içine girer... Ya da tam tersi; işler kötüleştiğinde, durumu daha da vahim göstermeyi sever ve işin tuhafı bunu başarır.
Fenerbahçe’nin Karabük yenilgisinden önce; medyamız seri galibiyetler nedeniyle sihirbaz ya da büyücü kıvamına getirdiği Ersun Yanal’a, amacını aşan payeler verdi. Başarıda elbette, Ersun hocanın kendine özgü çalışma ve yönetme prensiplerinin büyük katkısı vardı. Ama bunu neredeyse doğaüstü bir mucize haline getirme yanlışı, takımda ister istemez bir odaklanma sorunu yaratır. Nitekim Fenerbahçe, Karabük karşısına “Nasılsa yeneriz” havasıyla çıktı. Bu bir özgüven değil, algı yanılmasıdır. Nitekim sonuç hüsran oldu.
Büyücünün büyüsü bozuldu (!)
Medya ticari düşünür... Tiraj kaygısıyla, başarılı takımlara hak ettiğinden fazla gaz vererek ve taraftarın sırtını ovazlama metoduyla daha fazla satış avantajı yakalamak isterler. Bunu bir dereceye kadar makul görebiliriz. Yalnız Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde işlerlik kazanan klasik bir metottur. Sorun, bizim ülkenin bunu inanılmaz bir abartıya taşımasıdır. Ara dönem ve sezon öncesi, masa başında oturulup bilinçle ve utanmadan düzenlenmiş yalan transfer haberlerini artık kanıksar olduk. Ama sezon devam ederken, kulüplerin başarılı veya başarısız dönemlerini yayın politikalarıyla alt-üst etmeleri; neredeyse psikolojik bir suç haline gelmiştir. “Basın özgürlüğü” kapsamında, bunun yasal bir düzenlemesi de yapılamaz. Yani kanun çıkararak önleyemezsiniz. Medya işte bu yüzden; söz konusu özgürlük hakkını, ne yazık ki vahim hatta vahşi bir şekilde kullanıyor.
Başa gelen çekilir misali, mecburen katlanacağız.
Ben bir ara, spor dışındaki sayfalarda siyasi yazılar da yazdım. Her gün, Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı “Basın Meslek İlkeleri” kitapçığından birer madde yayınlıyordum. Dönemin bazı ünlü köşe yazarlarından övgüler almış, “Keşke önce benim aklıma gelseydi” türünde imrenmelere yolaçmıştım. Galiba o maddeleri bir kez daha hatırlatmanın zamanı geldi.