İnsan düşünmeden edemiyor. Eğer seçimlerden Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu galip çıksaydı, Türkiye'nin terörle mücadelesi nereye evrilirdi diye.
Mesela MİT'in ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır içinde ve ötesinde son derece başarıyla yürüttüğü operasyonlar aynen böyle devam eder miydi?
Yurt dışında olanların kelepçeli ya da sarı torbalı teslimi aynı böyle mümkün olur muydu?
6 yıl süren titiz bir çalışma sonucunda açığa çıkarılan FETÖ'nün Emniyet Teşkilatı içindeki gizli yapılanmasına ne olurdu? Gereği mi yapılırdı yoksa sümenaltı mı edilirdi?
PKK'nın mağaralar arasına çektiği telefon hatları, terör listesindeki üst düzey teröristler, ABD istihbaratının kurduğu yeni YPG birimi ve "askeri eğitim" (!) verdiği teröristlere dair gizli arşiv imha edilir miydi mesela?
Ya da PKK'yı dize getiren, HDP'ye kepenk kapattıran kahraman Diyarbakır annelerinin oturma eylemlerine aynen izin mi verilirdi yoksa 2014'te Gülten Kışanak'ın belediye başkanlığı döneminde olduğu gibi anneler oturdukları yerden "sürülüp" yol ortasındaki refüje mi sürülürdü?
KILIÇDAROĞLU TERÖRİSTLERİ ÜZMEYECEKTİ
Kılıçdaroğlu'na oy verenler de dahil olmak üzere herkes biliyor ki bunlar olmazdı. Kılıçdaroğlu terör örgütlerini ve sahiplerini üzecek herhangi bir icraatta bulunmazdı.
PKK'nın siyasi taleplerini parti programına, masanın mutabakat metnine koyan bir siyasi için aksini iddia edemeyiz zaten.
PKK ve FETÖ'nün sahibi ve hamisi olan ülkenin devlet Başkanı "Erdoğan'a karşı muhalefeti destekleyeceğiz, bu defa darbeyle değil, darbeyle değil sandıkla" değmişken ve muhatapları bunu böylece alıp kabul etmişken.
TERÖRE KALKAN OLAN
Hem hakkını yemeyelim. Terör örgütleriyle iltisaklı oldukları için kamudan uzaklaştırılan KHK'lıların tamamını "göreve iade" edeceğini kendisi de apaçık biçimde ilan etmişti. Göreve iade ifadesinin altını bilhassa çiziyorum çünkü CIA'in 40 yılda yetiştirip sızma yöntemiyle yerlerine yerleştirdiği "elemanlar"ın "görevi" Türkiye'ye hizmet etmek değildi elbette.
O yüzden firari FETÖ'cüler 29 Mayıs tarihli dönüş biletlerini alıp Kılıçdaroğlu'nun kazanmasını heyecanla bekleştiler.
O yüzden Kılıçdaroğlu kaybedince 200-300 iltisaklı FETÖ'cü gümrük kapılarından değil de gizlice, ölümü göze alarak Meriç üzerinden Yunanistan'a geçmeye kalkıştı.
O yüzden seçim öncesinde, Kılıçdaroğlu kazansın diye kampanya yapan ve 28 Mayıs'a kadar Türk askerine polisine öğretmenine saldırmayacağını ilan eden PKK 28 Mayıs sonrasında öldürmeye kaldığı yerden devam ediyor. Deniyor daha doğrusu.
Ama başaramayacak.
Beklemedikleri oldu çünkü.
Erdoğan sayesinde Türkiye hem kararlı biçimde terörle mücadele ediyor edecek hem de tüm diplomatik yolları kullanarak Finlandiya gibi İsveç'in ve diğer Avrupa ülkelerinin de terör örgütlerine karşı Türkiye'nin yanında pozisyon almasını sağlayacak.
TERÖR BİTER, MÜCADELE BİTMEZ
İnşallah yakın zamanda ülke içinde PKK'lı kalmayacak. Sınır ötesindekiler de o kadar aşağıya itiliyor ki artık Türkiye'ye yönelik ne saldırı yapacak ne Türkiye topraklarına göz dikecek takatleri kalacak.
Her fırsatta yeniden sızmaya kalkışan FETÖ kalıntıları da peş peşe yapılan operasyonlarla bulunduğu yerde bir kez daha eziliyor.
Bu konuda gevşemek, bir daha olmaz sanmak, rehavete kapılmak büyük hata olur. Her an teyakkuzda olmak zorundayız.
Türkiye öyle kıymetli bir ülke ki sinsi ya da açık tasallut hiç bitmeyecek.
GÜVENLİĞİMİZ EMİN ELLERDE
Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan güvenlik ve dış politika kadrosunu çok sağlam isimlerden oluşturdu. Dışişleri Bakanlığında MİT Başkanlığından gelen Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanlığı'nda Genelkurmay Başkanlığından gelen Yaşar Güler, İçişleri Bakanlığı'nda terörle mücadele, göçmen meseleleri gibi konularda tecrübeli Ali Yerlikaya, MİT Başkanlığında bütün dosyalara ve süreçlere hâkim bir pozisyondan gelen İbrahim Kalın, emin ellerde olduğumuz inancını kuvvetlendiriyor.
GARSON'UN SUNDUKLARI
Son zamanların en esaslı işlerinden biridir "Garson" dosyası.
Dosya FETÖ'nün Emniyet içindeki 2000-2016 arasındaki gizli arşivini içeriyor.
Tabii bunun ortaya çıkışı o kadar da kolay olmuyor. "Garson" kod adlı kişi 15 Temmuz sonrasında savcılığa giderek itirafçı oluyor ve savcılığa 1 telefon ve 2 hard disk teslim ediyor.
Disklerin yüzde 30'u hemen deşifre ediliyor ancak kalan yüzde 70'lik kısım üst üste ve özel şifrelerle kilitlendiği için uzun ve titiz bir çalışmanın kararlılıkla yürütülmesi gerekiyor.
FETÖ arşivinin tamamı 6 yıl süren kararlı çalışmalar sayesinde çözüldü ve 320 bin kişiyi ve temaslarını kapsayan FETÖ'nün 16 yıllık dev istihbarat arşivi ortaya çıktı.
Bu operasyonun sonuçları kuşkusuz Türkiye'yi daha güçlü ve güvenli kılacaktır.
SİYASİ İRADE BU İŞİN NERESİNDE?
Tam göbeğinde. Çünkü işin teknik yönü bir yana, siyasi yönü bir yana.
Hem işin teknik ve hukuki takibinde hem de şifrenin kırılmaması için ABD'den, Avrupa başkentlerinden, yabancı istihbarat örgütlerinden ve içerde muhalefetten gelen bazen direkt bazen dolayımlı tazyiklere, baskılara, şaşırtmalara karşı koyan siyasi iradeye dikkatinizi çekmek isterim.
Zira Türkiye terörle mücadelede yapayalnız. Ne yapıyorsa ABD'ye, Avrupa'ya ve ne yazık ki "gaflet delalet hatta hıyanet içindeki" muhalefete rağmen yapıyor.