Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ın kuzeyinde PKK'ya yönelik yürüttüğü Pençe Kilit operasyonunda askerlerimizi şehit verdik.
Türkiye şehitlerini anarken HDP'li Garo Paylan sözde "Ermeni soykırımının tanınması ve faillerinin kamusal alandan kaldırılması" isimli bir kanun teklifini TBMM'ye sundu.
Bir başka HDP'li Ömer Öcalan, "Türkiye'nin ömrü uzun değildir" şeklinde sözler sarf etti.
TSK'nın yürüttüğü Pençe Kilit Operasyonu'nda ölü olarak ele geçirilen 42 teröristin 8'inin Ermeni, 5'inin Fransız, 7'sinin ABD'li, 3'ünün İngiliz, 2'sinin Alman olduğu anlaşıldı.
Son 10 günün gelişmeleri bunlar. Vahim, can acıtıcı, öfkelendirici ve bir o kadar da düşündürücü...
Nasıl olur da Gazi Meclisimizde bu sözler söylenebilir, "soykırım" iddiası Meclis' e taşınabilir?
Türkiye düşmanlığının sembolü haline gelmiş olan "soykırım" iddiası, HDP'nin resmi görüşüdür. Sakladıkları yok.
CHP'ye gelelim; İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da 24 Nisan'ı "soykırım"ın başlangıcı olarak anmaktan çekinmemektedir.
Üstelik bu yaklaşım CHP'de giderek hakim hale gelmektedir. Bugün CHP, Türkiye'nin terörle mücadelesini değil PKK'nın güneyimizde devletleşmesini savunan bir parti durumundadır.
Türkiye'nin kurucu partisi olduğunu iddia eden CHP'nin bugünkü yöneticilerinin Garo Paylan'ın hadsiz girişimi karşısında sessizliğe gömülmesi soykırım iddiasının yanında yer almak anlamına gelmektedir.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, devletin PKK'ya silah bıraktırma çabası içinde olduğu süreç boyunca "Çözümün adresi Meclis'tir" diyordu. Şimdi bunu izahın tam zamanıdır. Kendini millete Kürtlerin partisi diye yutturmaya çalışan HDP'nin bir mensubu, Türkiye'nin uluslararası saygınlığını ve egemenliğini hedef alan bir şekilde Türk milletinin asla kabul etmeyeceği bir iddiayı Meclis gündemine getirme hadsizliğinde bulunmuştur.
"Sorunların çözümü Meclis'tir" diyen Kılıçdaroğlu sessizliğini bozmalı ve bu konudaki görüşünü milletle paylaşmalıdır.
**
Olan şudur; "Yeni CHP", İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve bizzat genel başkanları nezdinden takiyyenin kitabını yazıyor.
CHP, yeni yönetimiyle şehit cenazelerinden kovulan bir parti durumuna gelmiştir.
Milet İttifakı adeta HDP'nin CHP ve İYİ Parti üzerinde vesayet kurduğu bir yapılanmadır. Hatırlayın, HDP Millet İttifakı'nı tezkereye hayır demeye çağırmış ve bunun üzerine CHP grubu TSK'nın sınır ötesinde terörle mücadelesine izin veren tezkereyi onaylamamıştı. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu hızını alamayıp evet demeyi vatana ihanet olarak nitelemişti.
Ekürisi Meral Akşener ise tezkereye evet demiş ve "vatana ihanet etmek ve etmemek" arasındaki devasa fark Erdoğan düşmanlığı ile gölgelenmişti.
Altılı masada konuşmamak şartıyla her türlü ihtilaf halının altına süpürülebiliyordu. Millet nasılsa görmez, zannedilerek...
Sınır ötesi operasyon iznine 'evet' demeyi 'vatana ihanet' mesabesinde gören Kılıçdaroğlu, o tezkere sayesinde gerçekleştirilen Pençe Kilit Operasyonu'nda görev alan askerlerimiz için ayaklarına taş değmesin tweeti de attı.
"Devlet seri katildir" diyen Canan Kaftancıoğlu ve Sera Kadığıl gibi tiplerin şehit cenazelerine katılması kadar iki yüzlüce bir tavır.
Şia siyasetinde buna takiyye diyorlar. "Ne göründüğün gibi ol, ne olduğun gibi görün." FETÖ'nün şiarıydı bu, malum.
*
Acaba Garo Paylan'ın geçen 24 Nisan'da aklına gelmeyen şey bu 24 Nisan'da neden geldi? Bir de buradan bakalım meseleye.
Paylan'ın hadsiz çıkışına karşı "Türkiye soykırım yapmamıştır" şeklinde savunma cümleleri kurmak züldür. Önce bunu belirtelim.
I.Dünya Savaşı koşullarında devletin kendini koruma refleksiyle aldığı tehcir kararını ve bu süreçte yaşananları geriye dönük soykırım olarak tanımlama girişimi bir süredir Türkiye'ye karşı düşmanca tutumun tezahürü olarak sergilenmektedir.
En son ABD Meclisi'nde bu rezalet yaşandı.
Arşivler ortadadır. İlgili ülkeler arşivlerini açsın ve tarih, acılar siyasete malzeme edilmeden ortak bir komisyon tarafından ortaya konulsun.
Türkiye net ve kompleksiz tutumdan geri adım atmayacaktır.
Fakat bu çıkışın bir hedefi olmalı yine de.
Acaba Ermenistan'ın bundan bir menfaati olabilir mi?
Bilakis, Ermenistan Türkiye ile ilişkilerinin normalleşmesine hem istekli hem de muhtaç. Ancak diasporasının vesayetinden çekiniyor.
Görüşelim ama kimseler görmesin diyor.
**
Garo Paylan'ın çıkışının Ermenistan halkının çıkarına olmadığı kesin. Hatta bu provakatif eylemin Ermenistan'ı dost bir komşudan mahrum etmeyi hedeflediğini de söyleyebiliriz.
Çözüm, vicdanıyla konuşanların istediği bir şey, geçmişin acılarıyla bir halk üzerinde vesayet kuranların değil.
Hele de bir takım lobilerin replikleriyle provakatif söylemler geliştirenlerin hiç değil.
Garo Paylan gibilerin ne haddi ne de harcı...
Dahası kendileri Ermeni bile olsa Paylan gibilerin yaptıkları şey Ermeni düşmanlığıdır.