Milli Savunma Bakanı Akar ve İçişleri Bakanı Soylu, Kılıçdaroğlu'nu bilgilendirmeye gitmeseydi, CHP bunu çok istismar ederdi. Hassas bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan bütün çirkefliklere, hakaretlere rağmen siyasî nezaket gösterdi.
Ziyaret haberini duyduğum ilk anda eyvah dedim.
Çünkü böyle bir nezakete Kılıçdaroğlu lâyık değildi.
Çünkü Kılıçdaroğlu'nun bildiğini okuyacağını, bu ziyarete rağmen HDP'nin yanında olacağını tahmin etmek zor değildi.
Çünkü Kılıçdaroğlu "terör" diyor ama "PKK terörü" demiyordu/ diyemiyordu.
Çünkü toplumun büyük kesiminde Kılıçdaroğlu artık bir milli güvenlik meselesidir. Kendisiyle devlet sırlarının paylaşılamayacağını, başbakanlık döneminde Davutoğlu söylemişti (Kulakları çınlasın...)
Nitekim Kılıçdaroğlu yine yaptı yapacağını; "13 şehidimizin sorumlusu Erdoğan'dır" dedi.
Kılıçdaroğlu bundan sonra da değişmez.
Kılıçdaroğlu bir projenin siyasetçisidir.
CHP Genel Başkanlığı koltuğuna, bir kaset kumpası sonucunda oturmuştur.
FETÖ'nün bütün hamlelerine destek vermiştir. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık'ta, MİT tırlarının durdurulması ihanetinde hep FETÖ'nün yanındadır. (Bu sütunda kaç defa CHP Genel Merkezi ile FETÖ takımının ziyaret trafiğinin belgelerini yazdık.)
Kemal Kılıçdaroğlu, "Fethullah Gülen ile ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna "mazlumun yanında oluruz.' cevabını vermişti. (25 Aralık 2015. 15 Temmuz ihanetinden 6,5 ay önce)
En önemlisi, 15 Temmuz hain darbe girişimine "tiyatro", "kontrollü darbe" diyen de odur.
Yine PKK'nın siyasî kolu HDP ile kol kola yürüyen, yanına, "demokrasi ittifakı" yutturmacası ile Akşener'i, Karamollaoğlu'nu, Davutoğlu'nu, Babacan'ı alan da odur...
Erdoğan'sız Türkiye projesi için bunlar, vatanseverliği, devlet varlığını bir kenara bırakmış, HDP'yi meşrûlaştırma derdine düşmüştür.
Meral Akşener, hâlâ Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden çıkıp evine kahvaltıya gelmesini beklemektedir. ( İnanıyorum ki, İYİ Parti'nin vatanseverleri, kapının önüne gelip o kahvaltıyı protesto edecektir...)
Diğerleri; Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan da heyecanla Demirtaş'ın yolunu gözlemektedir...
Milletin canını yakan hangi terör olayı, katliam olursa olsun bunlar asla devletin, milletin yanında yer almayacaktır...
Siyasetin etki ajanlığı olur mu derseniz, ben hiç tereddüt etmem.
Medyada 5. Kol faaliyeti var mıdır derseniz, hiç tereddüt etmem, evet derim...
Şu son PKK katliamından sonra benim dikkatimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin işaret ettikleri bir husus çekti.
Erdoğan;
"Gara hadisesi, sınırlarımız ötesinde güvenli bölge oluşturma kararımızı pekiştirdi. Gara düştü, Allah'ın izniyle iş bitti. Bir süredir yürüttüğümüz ve önemli mesafe aldığımız harekâtlarımızı, önümüzdeki dönemde tehditlerin hâlâ yoğun olduğu bölgelere doğru genişleteceğiz" dedi.
Bahçeli de;
"Bundan sonra terörle mücadele, stratejisi bakımından Gara öncesi ve sonrası inanıyorum ki aynı olmayacaktır. Bu sefer ateş sadece düştüğünü yakmayacak, PKK'nın yanında yöresinde saf tutan kim varsa çembere alıp tepeden tırnağa tutuşturulacaktır" diye konuştu.
Evet, PKK ile mücadelede, hem sınır ötesinde hem de içeride geniş çaplı, siyasî uzantıları olan yeni bir strateji uygulanacağını anlıyoruz.
Sınır ötesinde artık gidip geri çekilme olmayacak.
Bu yeni strateji, dost-düşman ayrımını netleştirecektir.
Bu yeni strateji, HDP'ye tahammülü sona erdirecektir.
Bu yeni strateji, içinde HDP olduğu için Zillet İttifakına dönüşen muhalefet bloğunu çatlatacaktır.