3 Temmuz’da başlayan şike sürecinde FB camiası “Bizi şimdi düşürmeyin 2 ay sonra küme düşürün” anlayışından “Af veya ertelemeyi asla kabul etmiyoruz. Yarım puanımızı bile sildirmeyiz” aşamasına geldi.
Onları bu aşamaya FB Cumhuriyeti’nin sosyolojisi karşısında eğilen hak ve hukuk anlayışı getirdi. Adaletin tesisini isteyip süreci takip edenlerin FB Kulübü’nün tüzel kişiliği ile bir zaten sorunu yok. Sorun, o tüzel kişiliğin arkasına sığınarak Yargıtay kararına göre çete kurarak şike yapan FB’li yöneticilerdir. Ve insanoğlunun Türkiye ve Avrupa’da kurduğu tüm mahkemelerde şikeden dolayı suçlu bulunan kişiler hala gereken cezaya çarptırılmadı ve mağdurlar kaybettiklerini geri alamadı. Peki, insanoğlunun kurduğu mahkemelerde adalet tesis edilemeyecekse hangi mahkeme mağdura hakkını verecek?
Süreci sosyolojik büyüklüğünün verdiği rüzgarla lehine çalışmaya çevirenler şımarık bir zengin çocuğu edası ile Trabzonspor’a şunu söylüyorlar. Şikeden ceza almak bir yana, affı bile kabul etmeyiz. Bu da yetmez “Son 3 yılda olan biten her şeyi hafızanızdan sileceksiniz” diyorlar. Ama ne acıdır ki Yargıtay cezayı onamıştır ve TS camiasının FB gibi bir büyük camiasıyla artık bir hesabı yoktur. Her sporsever anlamalıdır oyun sona yaklaşmaktadır. Deniz tükenmiştir. İstediğinizde evrensel, istediğinizde lokal olamazsınız. TFF göbekten FIFA ve UEFA talimatlarına bağlıdır ve topu taca atarak, bağırarak, üst perdeden tehditler savurarak haklı çıkmaya çalışmak beyhudedir. Yapılması gerekeni TFF ve onun ilgili kişi ve kurumları da bilmektedir, ama bunu yapacak cesaretleri/iradeleri yoktur.
Şüphesiz Trabzon taraftarı 2,5 yıldır sokaklarda direnerek doyasıya kutlayamadığı şampiyonluğun bir teneke parçasına indirgenmiş kupasını istemiyor. Ama adaleti tesis edecek olan evrensel hukuk kurallarına göre şikeye karışmış kulüplerin küme düşürülmesi noktasından bir adım bile geri adım atmayacağının anlaşılmasını beklemektedir.
TFF’nin yerelde kurumlara sportif bir ceza vermemesi Avrupa kupalarına katılmayacak takımlar için şikenin serbest olduğu anlamına gelir ki bu asla kabul edilemez.
Bir başka deyişle şike yapmanın riski sadece Avrupa kupalarına katılmamak ise bu riski herkes alabilir.
Bu ateş düştüğünde şüphesiz ortak akıl aranıp bir çözüm yolu bulunabilirdi. TS de FB de bu anlamda paydaş olabilirdi, konuşulabilirdi. Kaldı ki TS Başkanı Sadri Şener bu anlamda kendi camiasında hain damgası yeme pahasına bazı iyi niyetli girişimlere destek verdi. Ancak “Ben hem şike yaparım, hem de sesinizi çıkarmazsınız söylemini ne ben ne de benim içinden geldiğim topraklar kabul etmez. Bu ahval ve şerait içinde yarın Türkiye’ye gelecek olan ŞİKE çetesinin lideri Aziz Y’ın küçük kız çocuğundan bir saniye bile ayrı kalmasına gönlümüz razı olmaz. Gönlümüz buna razı olmaz ama gönlümüz bir gecede değişen 6222 gibi bir kanunla şike çetesinin aklanmasına da razı olmaz.
Game Over Aziz Yıldırım. Lütfen çık bu oyundan artık. Show must go on. Show devam etsin anlayacağın...