Atromitos bizim ligde sıradan bir takım bile değil. Tahmin ettiğimiz gibi oyun disiplini iyi, takım savunmasını ön planda tutan, oyunu bırakmayan ve çok çabuk konraataklarla hücuma çıkmak isteyen , rakibin savunma arkasına atılan toplarla gol atmak isteyen, haddini bilen, Fenerbahçe’nin de gücünü iyi bilen orta halli bir Yunan takımı olarak göze çarptı.
Fenerbahçe takım olarak coşkulu, istekli ve arzulu başladı maça. Sağdan Şener’le bol ortalar yapan, merkezden Diego, Nani, Sow ve Fernandao ile şut deneyerek pozisyonlara giren Fener, ilk yarıda turu geçmeye yetecek sayıda fırsat yakaladı. İlk 45’e baktığımızda Fenerbahçe rakibini eleyecek potansiyelin çok üzerinde bir takım görüntüsünü sahayada yansıttı. İlk yarıda maçın Fenerbahçe lehine 4-1 gibi farklı olması gerekirdi. 39’da Caner’in rakibine yaptığı hareket kesinlikle penaltıydı. Yine maçın kader anlarından Javier Umbides’in uzun pasıyla savunmanın arkasında topla buluşan Stefano Napoleoni ceza alanı içinde Volkan Demirel ile karşı karşıya kaldığı anda Volkan mutlak golü engelleyerek belkide maçın kaderini tayin etti.
İkinci yarıda iyice Atromitos kendi alanına çekildi. Fenerbahçe ta oyunun bütün insiyatifini eline geçirdi. Ancak benim beklediğim hızlı ve akıcı oyunu göremedim Fener’den. 3. bölgeye daha çok atılması gereken topların ve rakip arkası pasların azlığını anlamakta zorluk çektim. Sow ve Fernandao gibi iki kaliteli fizik üstünlüğü yüksek santraforunuz var ama topu habire geveleye geveleye oynama isteği ne zevk veriyor ne de heyecan yaratıyor. Nani’yi hala sıradan buluyorum. 80’de oyuna giren Fenerbahçe’nin Hollandalı yıldızı Van Persie 89’da, o ana kadar 8 net kurtarışa imza atan kaleci Gorbanov’u avlayınca, Kanarya rövanş için rahat bir nefes aldı.
Kadıköy’de sahaya avantajlı çıkacak olan Fenerbahçe, turu garantiledi ama bundan sonraki maçlar için bile bu oyun temposu ve oyuncuların kendi gerçek güçlerini sahaya yansıtmaları ilerlemezse bunca harcanan paraya yazık olacak.