Galatasaray’ın üç kupayla kapattığı geçen sezonun son döneminde Yasin Öztekin gerçekten çok başarılıydı. Kısa sürede Galatasaray taraftarının sevgilisi olmuş, ilk onbirde başlamadığı maçlarda seyirci sürekli olarak “Yasin” diye tezahürat yapıp sahaya çağırmıştı. Dün gece Beşiktaş karşısında tribünler bu sezon bilmem kaçıncı kez “Yasin dışarı” diye bağırdı. Bir futbolcunun bu kadar kısa bir sürede zirveden tepetaklak düşmesi için saha dışı bazı olayların gelişmesi gerekir. Bunların ne olduğunu bilmiyorum ama; Yasin’in Galatasaray günlerinin sayılı olduğu kesin.
Sarı-Kırmızılılar dün gece belki de bu sezon ortaya koydukları en kişilikli futbolu sergiledi. Futbolcular teker teker ele alındığında, Muslera, Sneijder ve Podolski ile sonradan oyuna giren Sinan hariç, Beşiktaş’ın çok üstün olduğunu söylemesek hata ederiz.
Hamza’nın sezon başında “Bende 2 tane var, üçüncüsünü ne yapayım” dediği Mario Gomez, sarı-kırmızılı formayla sahada olsaydı, liderlik koltuğunda Galatasaray oturuyordu.
Dün akşam Yasin dışında Galatasaraylı futbolcular büyük bir özveriyle oynadı. Özellikle Beşiktaş’a yatacakları söylentisi, onları kamçılamıştı. İlk yarıda karşılıklı gol pozisyonlarına da girdiler. Yasin yüzde yüz bir golü kaçırmanın dışında bencil oyunuyla da ilk 45 dakikaya damgasını vurdu.
Gene sezon başına döneceğiz çünkü Galatasaray’a kondisyon yüklenmesi hiç yapılmamış. Geçen yılki başarının ardında da Prandelli’nin kodisyona verdiği önem yatıyordu.
Galatasaray 60. dakikadan sonra oyundan düşmeye başladı. Donk’un sahaya girmesi de duruma tuz-biber ekti. Muslera yüzde yüz gollük iki pozisonu kurtardı ama Gomez’in golüne engel olamadı. Gol, sezon sonunda mutlaka elden çıkarılması gereken Donk’un Beşiktaş’a hediyesiydi adeta.
Ligde Konya, Osmanlı, Başakşehir, Akhisar gibi takımların gerisinde kalan Galatasaray için bundan sonra tek hedef; kupayı alıp, UEFA’nın cezasını def etmek.