Beşiktaş’ın kadro yapısı “ofansif” diye yazmaktan gına geldi bana artık. Kadronun bu yapısal özelliği en çok da hücum ağırlıklı oynamaya, modern futbolun gereklerini uygulamaya çalışan rakipler karşısında açığa çıkıyor. G.Saray maçının da bu açıdan iyi bir fırsat sunduğunu düşünüyorum. Beşiktaş’ın nasıl bir “hücum futbolu” oynaması gerektiğine dair epeyce şey yazdım sezon başından beri. Şimdi tekrara girmek yerine, biraz rakibe odaklanmayı yeğleyeceğim:
G.Saray, Fatih Terim’in de belirttiği gibi “azami hücum”u gözeten, oyunu rakip yarı sahaya yıkma gayreti içinde olan bir takım. Daha önce de dile getirmiştim: Herkes 4-4-2’ye döndüklerini söylese de, ben Fatih Terim’in sezon başında vurguladığı 4-1-4-1 dizilişine sadık kaldığı kanısındayım. Forvetler yan yana değil, -zaman zaman yer değiştirerek- önlü arkalı oynuyor daha çok. Özellikle de “forvet arkası” oynama alışkanlığı olan Necati’nin gelişiyle iyice belirginleşen bir tablo. Dolayısıyla çift forvet yerine, Selçuk-Necati ikilisinden söz etmek daha doğru.
Aslında aşina olduğumuz bir arayış bu: Schuster geçen sezonun 2. yarısında Guti-Nobre ikilisiyle benzer bir şey denemiş, ama Nobre sisteme ayak uyduramamıştı. İki sistem arasında bir fark var elbet: Schuster’in 4-1-2-3’ündeki dönerek oynayan hücum üçlüsüne karşı, Terim’in 4-1-4-1’inde “klasik açık” pozisyonu ağır basıyor. G.Saray, belki de bu yüzden, hücumda çoğalsa da üretkenlik konusunda zaman zaman sıkıntı yaşıyor.
G.Saray hücumda nasıl çoğalıyor? Herkes Selçuk’un gol ve asistlerini konuşuyor, ama bana göre kilit ad “defans önü sigorta” Melo. Oyunu geriden kurarken defans-Melo-Selçuk hattı büyük önem taşıyor. Beşiktaş Melo’yu erken presle etkisizleştirirse, ya Selçuk geriye gelmek zorunda kalır ve hücumda çoğalma sorunu yaşarlar, ya da ileri 5’li ile arkadaki 5’li arasında ciddi bir boşluk oluşur ve takım ikiye yarılır bir anlamda. Beşiktaş orta sahası da güle oynaya parseller bu bölgeyi. F.Bahçe’de artık tarih olmaya yüz tutmuş Emre-Alex hattı da böyleydi. Alex’e “klasik markaj” yerine, Emre’nin üstüne oynayıp erken pres yapmayı pek az rakip akıl etti oysa.
Bir iki not daha: Schuster’den söz açtık ya, Terim’in defansif yerleşimi görece daha tedbirli. Burada da pozisyonunu fazla kaybetmemeye çalışan Semih hedef tahtasında olmalı. Beşiktaş’ın teknik oyuncuları, hamlelerinde zamanlama hatası yapmaya yatkın Semih’i kolayca kartla tanıştırabilir. Beşiktaş bir de normal bek düzenine (İsmail-Hilbert) kavuşursa, G.Saray’ın aynı bölgesini kolayca dengeler. Gerisi takımın boyunu biraz kısaltmaya, tek toplarla seri bir pas trafiği yakalamaya, Fernandes’e eşlik eden orta saha oyuncularının biraz olsun dikine oynamayı gözetmelerine bağlı. Sezon başından beri ısrarla söylediğim gibi: Hücum Beşiktaş, Hücum! Senin “ofansif bir strateji”ye ihtiyacın var!