Beşiktaş karşısında Galatasaray son 15 maçın en iyi mücadele eden, en çok koşan, en çok kazanmak isteyen takımıydı. Bir önceki yazımda da belirtmiştim; “Galatasaray, rakibinden daha çok koşar, daha çok mücadele eder, kazanmayı daha çok isterse” diye.. Nitekim öyle de oldu ama bu fırtına 60 dakika sürdü. Elbette sahanın her yerinde rakibine saldırıp pres yapan bir Galatatasaray yorulacaktı. Bir futbol takımı 90 dakika pres yapamaz. Bunu bütün maça yaymalıydı. Beşiktaş derbisi, futbolcular istediği takdirde Galatasaray’ın daha iyi şeyler yapabileceğini gösterdi. Ancak maçı kazanabilir miydi? Bence Yasin’in girdiği pozisyon gol olsa belki..
Galatasaray önümüzdeki sezonun planlarını çok önceden yapmalıydı. Yeni hoca çoktan gelip maçları izleyip bilgi edinmeliydi. Bence tren çoktan kaçtı. Çünkü yönetim devam mı edecek, bırakacak mı belli değil. Üstelik Sarı-Kırmızılılar’ın önünde UEFA Finansal Fair Play kuralları Everest dağı gibi duruyor. G.Saray gelecek sezon şampiyon olmak istiyorsa; az gol yiyen bir takımı kurmak zorunda. Bunun için de defansta köklü değişiklikler yapmalı. Denayer Manchester City’ye dönecek. Linnes ve Donk bu takımın oyuncuları değil. Semih de stoperde sırıtıyor. Hakan Balta yaşlandı. Carole Beşiktaş maçında (hayret) iyi gözüktü. Galatasaray’ın bir de yaş problemi var. Takım mutlaka gençleştirilmeli. Selçuk’un alternatifi de bulunmalı. Muslera, Sneijder, Podolski takımda tutulmalı. Ancak Sneijder yöneticiliği bırakıp sadece futbolu düşünmeli. Bu takıma mutlaka bir golcü, iki stoper ve forvet lazım. Bunlar alınır mı, bu şartlarda biraz zor.
Gelelim, Galatasaray’ın Fenerbahçe ile 26 Mayıs’ta Antalya’da oynayacağı kupa finaline. Sarı-Kırmızılılar’ın bir yıllık Avrupa’dan men cezasını silmesi için kupayı müzesine götürmesi şart. Final, Beşiktaş derbisinden daha zorlu geçecek. Çünkü şampiyonluğu büyük ölçüde kaçıran Fener de kupayı kazanmak isteyecektir. Aslan’ın kupayı alması için Beşiktaş’a oynadığı oyunun üzerine koyması gerekiyor.