Bir tarafta son 6 lig maçını kazanamayan Rize, diğer yanda 9 resmi maçında galibiyeti unutan Galatasaray’ın karşılaşması ilginçti. Sarı-kırmızılı takımın bu sezon Avrupa’ya çıkışın tek yolu olarak kalan kupaya ulaşmaktan başka seçeneği yok. Galatasaray kazanmak için elinden gelenden fazlasını yapmak zorundaydı. Her iki takım da defans arkasına ve arasına atılan toplarda büyük sıkıntı yaşadı. Bu da iki ekibin takım savunmasında ciddi sorunlar sıkıntıların olduğu bir sezon geçiriyor demektir. Hala Semih’in sağ bekte, Sabri’nin sağ önde oynatılmasını anlayamadım. Sabri oynadığı ön bölgede çok etkisizdi. Emre’nin golünden sonra, 500. maçına çıkan ve Rize ile oynanan karşılaşmalarda golleri olan Sneijder’in sakatlanıp oyundan çıkması Galatasaray’ın zaten sınırlı olan hücum gücünü iyice azalttı. Rize topun hakimi gibi görünse de etkili gol silahı Kweuke'nin yokluğunda çok etkisizdi.
İkinci yarının hemen başında Makiadi 2. sarıdan gördüğü kırmızı kartla Galatasaray’ın iki ayaklı yarı finalde ikinci maça kalmadan Rize’yi bitirmesine kapı açtı. Ama Rize 10 kişi kalmasına rağmen etkiliydi. Deniz’in taşıdığı ve Ahmet’e ‘Al da at’ dediği gol pozisyonunda Muslera, kalesinde yine devleşti ve ne kadar önemli bir dünya yıldızı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Rize risk alınca arkasında açıklar verdiler ve 61. dakikada ilk golün asistini yapan Yasin, Podolski’nin katkısı ile 2. golü atarak takımını rahatlattı.
Riekerink’in oyuncu değişiklikleri beni de şaşırttı. Son bölümde Sabri niye oynadı. Bilal’in yerine oyuna girecek orta saha oyuncusu yok muydu? Bindik bir alamete gidiyoruz, kıyamete. Aslan iyi oynamasa da Podolski’nin son saniye golüyle bana göre finalist oldu.
Hakem Ali Palabıyık, 65’te savunmanın arkasına atalın topta Hakan Balta ve Ahmet İlhan’ın birlikte yaptığı koşuda topa ilk dokunanın Galatasaraylı futbolcu olduğunu görmeyip, sonrasını görünce verdiği kırmızı kart son derece hatalıydı.