Savunma araçlarında temel ilke düşmandan zarar görmeyecek bir uzaklıkta kalarak ona istediğiniz zararı verebilecek araçlara sahip olmaktır. Örneğin elinde uzun bir sopa olan karşısındakine göre nispeten daha güvendedir. Aynı mantıkla uzun kılıçlar, ok ve yay, mancınıklar, en nihayetinde de tahribat gücü yüksek toplar icat edilmiştir. Elbette hızlı olmak ve bahsi geçen silahları ustaca kullanabilmek de vurup kaçmayı, yani düşmanla aranıza sizin belirlediğiniz bir mesafeyi koymayı kolaylaştırmıştır.
Eski Türk devletlerinin başarısında hızlı olmaları ve ustaca ok kullanmalarının rolü büyüktür. Osmanlı da okçuluktaki teknikleri ve becerisi sayesinde düşmanlarına üstün gelmiştir. Osmanlı'nın askeri başarısında asıl etken ise çağının ötesine geçebildiği top teknolojisidir. Fatih Sultan Mehmet'in bizzat geliştirdiği toplar sayesinde Osmanlı orduları düşman kalelerini çoğu kez neredeyse savaşmadan düşürmeyi başarmıştır. Osmanlı ok ve toplar sayesinde istediği zaman düşmana zarar vermiş, ancak onun yaklaşmasına yine aynı silahlar sayesinde müsaade etmemiştir. Başka bir deyişle ecdadın başarısında teknolojiyi yakından takip etmesinin ve uygulamasının rolü büyüktür.
Modern dünyanın topları ise füzelerdir. Eğer etkili bir füze sistemine sahip değilseniz geri ve zayıf bir savunmaya sahipsiniz demektir. Ne yazık ki Türkiye'nin etkili bir füze savunma ve saldırı sistemi mevcut değildir. Envanterde 'füze' olarak görülen bazı silahlar nispeten gelişmiş top olma özelliğini aşamamaktadır.
Füzesiz ordu olmaz
Füze (missile) kelime olarak 'fırlatılan obje' anlamına gelmektedir. Burada başarı kriterleri a) hedefin isabetli bir şekilde vurulması, b) olabilecek en uzun menzilin yakalanması ve c) füzenin gerekli patlayıcıları üzerinde taşıyabilmesidir. Klasik top mantığından farklı olarak modern füzelerde güdümlü olma ve balistik özellikleri de vardır. Güdümlü füzeler hareketli hedefleri takip ederek bulduğu yerde yok edebilmektedir. Bu ise sensörlerle ve gelişmiş bilgisayar sistemleriyle gerçekleştirilmektedir.
Füzeler günümüzde sadece bir birimin değil, tüm ordu kuvvetlerinin ihtiyacı haline gelmiştir. Deniz Kuvvetleri'nden Kara Kuvvetleri'ne kadar tüm kuvvetlerde füze sistemlerini görmek mümkündür: Yerden-yere, yerden-havaya, havadan-havaya, havadan-yere, deniz ve deniz altı şeklinde pek çok füze türü görülebilir. Bugün etkili füzeleriniz yoksa modern dünyanın uçaklarını da düşüremezsiniz, tanklarını da durduramazsınız.
Savunma füzeleri
Saldırı aracı füzeler olunca, füzeleri durdurma görevi de füzelere düşmüştür. Dolayısıyla ülkeler füze saldırılarına karşı füze-savunma sistemleri geliştirmişlerdir. İsrail'in geliştirmeye çalıştığı Demir Kubbe böyle bir sistemdir. Aynı şekilde 1976 yılından beri kullanılan ABD yapımı Patriot da aynı mantıkla icat edilmiştir. Savunma sisteminde kabaca 2 temel bölüm bulunmaktadır. İlk kısım gelişmiş radardır ve karşıdan gelen füzeyi tespit eder. İkinci kısım ise radardan gelinen veriler doğrultusunda gönderilecek olan karşı füzedir. İki füzenin karşılaşması sonucunda tehlike havada etkisiz hale getirilmiş olur.
Bölgemizde Rusya, Suriye, İsrail ve İran gibi birçok ülkenin gelişmiş saldırı füzeleri bulunmaktadır. Bu nedenle Yunanistan, Mısır, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan, BAE, Ürdün gibi bölge ülkeleri ya savunma sistemleri geliştirmişlerdir ya da Patriot gibi hazır sistemleri satın almışlardır.
Bu nedenle Türkiye'nin de Patriot füze savunma sistemini NATO üzerinden edinmek istemesi son derece doğal bir istektir. Ancak kabul etmek gerekir ki Patriotlar Türkiye'nin füze ihtiyacı düşünüldüğünden sadece geçici bir çözümdür. Kalıcı çözüm ise milli füze sistemlerinin geliştirilmesinden geçmektedir.