Avrupa’nın kulüpler bazında en büyük futbol yarışması, isterseniz gösterisi de diyebilirsiniz, UEFA Şampiyonlar Liginde yarı final maçları oynanıyor.
İlk ayaklar oynandı, ikinci ayaklar oynanacak.
Dört takım, Atletico Madrid, Chelsea, Real Madrid ve Bayern Münih bu muhteşem gösterinin dört aktörü.
Salı akşamı Bayern Münih-Real Madrid ikinci maçı oynanacak, maçı televizyonlardan naklen izlemek de mümkün.
Bu maçlar, yarı final maçlarıyla ilgili iki yorum ama kimse alınmasın iki rahatsız edici olacağını düşündüğüm yorum yapacağım.
Birinci eleştirel yorumum, bu maçları izlediğim zaman, şayet bu adamların oynadığı oyunun adı futbol ise, bizimkilerin oynadığı top oyununun adının başka bir şey olması gerektiği.
Bazen, aradaki farkın sıradan bir nicelik farkı değil, belirgin bir nitelik farkı olduğunu düşünüyorum ve üzülüyorum.
Galatasaray yaklaşık on beş sene önce UEFA kupasını kazandığı, Milli Takımın dünya üçüncüsü olduğu zaman bu nitelik farkının artık ortadan kalktığını düşünüyordum ama yanılmışım.
İkinci temel eleştirim de bu muhteşem gösteriye ilgi düzeyimize ilişkin.
Galatasaray’ın Florya tesislerinde galiba seyirciler “İmparator Fatih Terim” diye bağırarak Başkan’ı bir anlamda protesto etmişler ama sonra Başkan izleyicilerin yanına geldiğinde de Başkan’ı bağırlarına basmışlar.
Spor basınımızın ekseriyetinde, Real Madrid’in yenilmez armada Bayern Münih’i devirdiği gün bu haber manşetlerde idi. Barda yaşanan kurşunlama olayı haberleri de zaten hep birinci planda.
Bu öncelik meselesi bana biraz tuhaf görünüyor, bilmem sizler ne düşünüyorsunuz?
Bayern Münih, Real Madrid, Barcelona, Chelsea Liginin nitelik ve nicelik olarak uzağına düştüğümüzde galiba kaçınılmaz olarak ilgi alanı başka yerlere kayıyor.