- BRÜKSEL -
Ekrem Dumanlı, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü görevinden önceki gün ayrıldı.
Veya alındı...
Çünkü bu yapıyı biraz bilen ve süreci iyi izleyen herkes, böyle bir istifa olamayacağını da çok iyi bilir.
Zaten, bir istifanın gerekçesi olarak ‘sağlık sebepleri’ gösteriliyorsa biliniz ki, izah edilmesi zor nice ayrıntı, bu meşhur ambalaja sarılıp gizlenmiş demektir.
Kaldı ki Ekrem Bey’in sağlığı da morali de gayet iyiydi...
Nitekim, son yazısında bile ilk günkü heyecan ve ihtirasla, “17/25 Aralık sürecinin, engellenen bir yolsuzluk soruşturmasından ibaret” olduğunu tekrarlayabiliyor, aslında bir darbe teşebbüsü olan bu kalkışmaya karşı koyan herkesi vatana ihanetle itham ediyordu...
Ayrıca...
Adını ‘basın özgürlüğü’ koyduğu ama aslında Türkiye düşmanlarının toplandığı cepheyi yine canhıraş savunuyordu. Diğer basın mensuplarına kurşun atılınca dalga geçerken, yeni yol arkadaşlarına yumruk atılınca zıplıyor ve bunu da utanmadan alakasız yerlere ihale ediyor, asıl terör mağdurlarını hedef gösteriyordu.
Bu teyp kaydı nakaratlar bir tarafa...
Aynı yazıda yeni yayın dönemini başlattıklarını ilan ediyor, yeni aboneler vaat ediyor, büyük hedefler gösteriyordu...
***
Bunları yazıp ve aynı gün, “Bu gazeteye yeteri kadar faydalı olamıyorum, zaten sağlığım da bozuldu, bana müsaade...” diyorsanız...
Kusura bakmayın ama ya yazdıklarınızda bir samimiyet problemi var demektir ya da aynı gün söylediklerinizde...
Zaten, dünden beri ortada dolaştırılan ve gazetenin sahibi olarak görünen Ali Akbulut’a hitaben yazdığı iddia edilen mektup da Ekrem Dumanlı’nın, son güne kadar ısrarla sürdürdüğü çizgiyle hiç örtüşmüyor.
İstifa değil, talimat...
Neyse...
Zaman’ı da Dumanlı’yı da iyi tanıyan Hüseyin Gülerce gibi isimler, bunun planlı bir istifa değil, talimatlı bir ‘nöbet değişimi’ olduğunu söylüyor.
Grup içerisindeki önemli isimlerin Ekrem Dumanlı ile ilgili ağır eleştirileri olduğu biliniyor.
Ama bu aşamada, bunlardan kaynaklanan bir görev değişikliği pek mantıklı gelmiyor. Malum, dere geçerken at değiştirilmez...
Bunu, muhatapları ilgilendiren bir tutum değişikliğinin ilk adımı olarak görmek de zorlama bir yorum olur.
Nitekim, Ekrem Dumanlı’ya halef olarak seçilen isim ve arkasından yapılan grup içi yorumlar bu düşüncemizi teyit ediyor.
Gerçi bütün bu tasarrufların, Amerika’dan gelen ve şu ana kadar ismi ve resmi hiçbir mecraya sızdırılmayan bir ‘gölge lider’ tarafından yapıldığına dair rivayetler de dolaşıyor ama netice itibariyle daha çok iç bünyeyi ilgilendiren bir gelişmedir; bizi ilgilendirmiyor.
Yine de zamanlaması manidardır...
Fuatavni fena atladı...
Beni asıl şaşırtan Ekrem Dumanlı’nın bu ‘istifa’sıyla, meşhur Fuatavni’lerine de çalım atması oldu.
Aralarının limoni olmasından mıdır, yoksa Fuatavni’nin hipermetrop hastalığına yakalanmasından mıdır bilmiyorum, burnunun dibindeki bu önemli değişikliği ruhu bile duymadı!..
İçinde bulunduğu yapının en kritik noktasında bu kadar önemli bir değişikliğin vuku bulduğu sıralarda, sahibinin ‘Twitter fenomeni’ yine otomatiğe bağlamış, tiran şarkıları söylüyordu...
Hani diyorum ki, “devletin en ücra köşelerinde kıpırdayan karıncalardan dahi haberi olan” bu ‘dahi’, nasıl oldu da yanı başındaki bu depremi duyamadı!
Fuatavni’ye ne oldu?
Yoksa performans kaybetmeye mi başladı?..
Bakalım yeni depremleri hissedebilecek mi...