Bu, içinden bilgi sızdırılan bir devlet demek. Bilginin türü önemli değil. Bilginin sızdırılabilmesi önemli. Üstelik meydan okuyarak, dalga geçilerek, “Siz nasıl karşı tedbir alırsanız alın ben buradayım” denilerek sızdırılabilmesi.
Bilginin türü önemli değil, demem sizi yanıltmasın. Tabii ki önemli. Ama “devletten sızdırılma” söz konusu olduğunda büyük - küçük fark etmez anlamında söylüyorum bunu. Küçüğünün sızdırılmasını önleyemiyorsanız, bu, büyükleri de sızdırılabilir anlamına gelir çünkü. Ve o büyükler içinde ülkenin en mahrem güvenlik bilgilerinin düşman eline geçmesi söz konusu olabilir.
Şu TIR’lar hadisesi.
Bizim devletimizin içinde böyle bir “Fuatavni çürüğü” bulunması ile birebir alakalıdır.
İster jandarma bünyesinde olsun, ister savcı - hakim aleminde.
Fuatavni, devletin her yerinde bulunabileceğini gösteriyor bize, hem de MGK boyutunda devlet aklı ile alay edercesine...
TIR’lar hadisesi, üstelik “Fuatavni çürüğü”nün medyasıyla, siyasetçisiyle, bir “Paralel Yapı” haline geldiğinin göstergesi.
Şu ana kadar Fuatavni’nin kim veya kimler olduğunu çözebilmiş değiliz. Sadece bu durum bile işin vehametini göstermeye kafidir.
17-25 Aralık’tan bu yana, yani hani şu “Paralel Yapı” denen hadisenin etkin biçimde eyleme geçmesinden bu yana siyasi iktidar bütün seferberliğine rağmen (MGK’da alınan kararlar da cabası) gerçek bir arındırma sağlayamadı.
Şunu soralım:
- Muhalefete göre devlet içinde -iktidarın öyle bir yapının oluşmasına göz yummuş olup olmamasının hesabı ayrı- bir paralel yapı var mı? Fuatavni muhalefete göre ne anlam taşıyor? Fuatavni’nin hala var olması ne anlama geliyor? Devletin herhangi bir mahremiyeti olamaz mı? Bu mahremiyetin deşifre edilmesi milli çıkarlara ihanet niteliği taşıyamaz mı? Devlet, söz gelimi, sizin karşı olduğunuz Suriye politikası çerçevesinde değil de, bir başka konuda böyle özel ve mahrem bir eylem yapacak olsaydı ona da karşı mı çıkardınız? Sizi, Fuatavni konusunda böylesine duyarsız davranmaya sevk eden gerekçe, sadece Ak Parti karşıtlığı mıdır?
Düşünün bir, MHP gibi bir parti, Bayırbucak Türkmenlerine gönderilecek bir yardımı engellemek için seferber olan “Fuatavni çürüğü”nün önünde siper oluyor.
Ben buradan tekrar sormak isterim Kılıçdaroğlu’na ve Bahçeli’ye:
- Siz farzı muhal iktidar olsanız ne yapacaksınız Fuatavni’yi? Tamam kardeşim Ak Parti’yi devirmek için bize bol bol malzeme verdin, böylece devlet içinde özel yapılanma meşruiyyetini bileğinin hakkı ile kazandın, faaliyetine devam edebilirsin, mi diyeceksiniz?
Ben diyorum ki, hiçbir iktidar, böylesine bir yapılanmaya göz yumamaz.
“Fuatavni” imzasıyla devletin istihbarat güvenliğini berhava etmek üzere meydan okuyan bir yapı her iktidar için tehdittir.
Bu yapı, evet devletin çürüğüdür.
İşin en vahim tarafı, henüz Fuatavni’nin hacminin ne olduğunun anlaşılmamış olmasıdır.
Şu an iktidar onu sorun olarak görüyor. Bulmaya ve devre dışı bırakmaya uğraşıyor.
Ama muhalefet sorun olarak da görmüyor. Sorun olarak görmediği için devlet bünyesindeki varlığının hangi boyutta olduğuna da kafa yormuyor.
Muhtemel ki hiç iktidar olacağına inanmadığı için, yarın bu yapı ile mücadele gerekip gerekmediğine dair en küçük bir mütalaada da bulunmuyor.
Fuatavni şu anda iktidarı vuruyor mu?
Muhalefet için önemli olan bu.
Bu gerçekleşiyorsa, Türkiye’nin de vurulmuş olması hiç önem arz etmiyor.
Bu noktada Kılıçdaroğlu’nu “Suriye özel”inde takındığı tavır sebebiyle anlamak mümkün. Suriye’de Kılıçdaroğlu, özel bir Esed duyarlılığı yaşıyor. Esed’e zarar verecek her konuda nerede ise Şeytan’la bile işbirliği yapabileceği izlenimi veriyor.
Ama Bahçeli? Bir “Dış Türk duyarlılığı” olduğu farz edilen MHP’nin Bahçelisi? Nasıl görmezsiniz MİT TIR’larına karşı kurulan kumpasın arkasındaki ihaneti? Bu kadar mı basiretiniz bağlandı?
Devlette Fuatavni gerçek bir çürümedir ve devlet bundan kurtulmak zorundadır.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye söyleyeceğim ise şudur:
- Dilerim partilerinizin bünyesinde Fuatavni’ler oluşur da, bu çürümenin ne demek olduğunu anlayabilirsiniz.