Fransa'da haftalık olarak yayınlanan Le Point dergisi eğer şirazeyi kaçırmamışsa, tehlikeli bir oyun oynamaya kalkıyor.
Muhafazakar merkez sağ eğilimli dergi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 Ocak'ta gerçekleştirdiği Paris gezisi öncesi skandal bir başyazı yayınladı.
Başyazının "La Turquie, l'Iran et droit d'hommists" başlığı Türkçe'ye "Türkiye, İran ve insan hakçıları" olarak tercüme edilebilir. Yani bir kavram da uydurmaya çalışıyor kendince. Yazıda Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili saygısız saldırgan ifadeler kullanan başyazar, ülkemize yönelik bir "ambargo" seçeceğini de ters algı yöntemiyle dolaşıma sokuyor.
Efendim, acaba kötü ve sert yönetilen Türkiye'ye yönelik bir ambargo işe yarar mıymış? Sonra bu sorunun cevabını kendisi veriyor "yazar" ve ambargonun daha önceki örneklerde işe yaramadığını söylüyor. Ambargo yerine Türk insanıyla daha çok iletişim ve temasta bulunup, "teokratik diktatoryal" sistemin istikrarsızlaştırılmasını öneriyor.
Ve bu saygısız, saldırgan başyazı tam da Cumhurbaşkanımızın gezisinden bir gün önce yayınlanıyor. Acaba burada Le Point dergisinin algı operasyonu yapmaya yeltendiği odak sadece Türkiye midir? Yoksa bu yılki ziyaret takvimi ile farklı bir dış politika ve strateji vizyonu çizmeye çalışan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a da mı bir saldırı var?
13 milyar Euro'dan, 20 milyar Euro'ya çıkarılması hedeflenen ticaret hacmi
Savunma sanayi, enerji başta olmak üzere pek çok sektörde önemli anlaşmalar imzalanan bu gezi Le Point'ı neden rahatsız eder?
Fransız basınında gezi öncesi ve sonrası bir tarama yaptığınız zaman, olumlu ve olumsuz yorumların arasında bu başyazı saldırgan üslubuyla ön plana çıkıyor.
Dolayısıyla içeriği itibarıyla bir başyazıdan çok bir operasyon bültenini andıran bu yazı utanç vesikası olarak ortada duruyor. Basın özgürlüğü yaygarasıyla ortalığı ayağa kaldıranların, gazetecilikten ne anladıkları da iyice belirginleşmiş oluyor.