Fransa İçişleri ve Dışişleri Bakanları ortak bir açıklamayla Star okurlarının da çok yakındam takip ettiği bir ismin, Tarık Ramazan’ın Paris’e gelecek olmasından duyduğu rahatsızlığı duyurdu.
Tarık Ramazan, İsviçre-Mısır kökenli, Arap ve Müslüman dünyasının önemli entellektüellerinden bir isim.
Mısırlı Müslüman Kardeşler Örgütü kurucusu Hassan el Benna’nın torunu ve Oxford Üniversitesi akademisyenlerinden.
Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant ve Dışişleri Bakanı Alain Juppe’nin 29 Mart tarihli ortak açıklamasında “Cumhuriyet değerlerine ters açıklamalar yaptığı” gerekçesiyle UIOF toplantısına davet edilmesinden duydukları rahatsızlığı beyan ettiler.
Bu açıklamaya karşı yanıt ise hem Ramazan’dan hem de bizzat UIOF’den geldi.
Tarık Ramazan, Paris yakınlarında Le Bourget’de düzenlenen UIOF toplantısına geldi, yaklaşık 40 bin kişinin önünde konuştu ve Fransız hükümetine vermek istediği mesajları verdi.
“İstihbarat teşkilatından beni dinleyenlere sesleniyorum. Söylediklerimi doğru aktaroın, “ dedi.
Ancak aynı toplantıya davet edilen dört din adamının ülkeye girişi yasaklandı.
Bu yasaklama kararıyla paralel olarak da aralarında bir Türk din adamının da bulunduğu beş ayrı ismin Fransa’dan sınırdışı edilmeleri yönünde bir prosedürün başlatıldığı duyuruldu.
Yıllardır Fransa’da yaşayan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Fransa’ya gönderilen din adamları arasında yer almayan Yusuf Yüksel’e bir randevu davetiyesi gönderilmiş ve iki yıl önce yaptığı bir açıklama nedeniyle ifadesine başvurulmak üzere, 11 Mayıs’ta Sınırdışı Komisyonu’na davet edilmiş.
Ama bu davet mektubu, bizzat İçişleri Bakanı Gueant tarafından sınırdışı ediliyor şeklinde lanse edildi.
Konuyu yakından izleyen isimler, seçimlere kadar sukünetin korunması çağrısında bulunuyor. Fransa’daki seçimlerde ekonomik krizin örtelenmesi için yabancı düşmanlığı ve İslamofobi körükleniyor. Tıpkı 1929 bunalımından sonra Yahudi düşmanlığının körüklenmesi gibi.
(Bu örnek de bana değil, Fransız senatör Esther Benbassa’ya ait, bu arada...)
Fransa’daki seçim atmosferinin yanısıra Arap ülkelerindeki gelişmeleri İslami çevrelerin zaferi olarak görüp, endişe duyanların da bu yaratılan havada etkili olduğunu söyleyenler de var.
German Marshall Fund’ın Brüksel Forumu’nda rastladığım ilginç bir “paper”ı işte tam da bu gelişmeler dizininde okuyunca birşeyler yerine oturuyor.
Hassan Mneimneh imzalı yazı, “Arap baharı, İslamizm’in zaferi mi?” başlığını taşıyor.
Yazıda, Arap Baharı’nın ardından siyasal İslam’ın sahneye çıkmasından duyulan endişeyi okuyorsunuz.
Kuzey Afrika’daki gelişmelerde etkili olan Ennahda ve Müslüman Kardeşler gibi hareketlerin yarattığı etkinliğin, Paris’teki karşılığı belki de bu gelen yasaklar oluyor. Bilinmez ki!
Yoksa, bir ayağı yıllardır Paris’te olan Tarık Ramazan’dan, Claude Gueant ve hatta Alain Juppe, durup duruken ne istesin ki...