Fransa'daki son seçimler, siyasi yelpazede önemli değişimlerin sinyallerini verdi. Marine Le Pen'in liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) Partisi, oyların %33,15'ini alarak dikkat çekici bir yükseliş sergiledi.
İlk turda 76 milletvekili belirlenirken, kalan 501 sandalyenin durumu 7 Temmuz'daki ikinci turda netleşecek. Özellikle Ulusal Birlik'in oy oranındaki 14 puanlık artış, Avrupa'da aşırı sağın yükselişinin bir yansıması. Macron'un liderliğindeki Cumhuriyet İçin Hep Birlikte İttifakı %20 oy alarak bir önceki seçime göre 6 puan oy kaybına uğradı. Marine Le Pen, bu sonuçların Macron'un politikalarına karşı bir tepki olduğunu belirtti.
Le Pen'in partisinin 577 sandalyeli ulusal mecliste 230-280 sandalye kazanması bekleniyor. Sol ittifakın 125-165, Macron'un koalisyonunun ise 70-100 sandalye kazanması öngörülüyor. Eğer Ulusal Birlik, 289 sandalyeyi elde ederse, Fransa yeni bir siyasi döneme girecek ve Macron, "cohabitation" yani birlikte yönetim düzenine zorlanacak.
Peki Aşırı Sağ ve Le Pen Neyi Savunuyor?
Le Pen, göçmenlik karşıtı bir politika izliyor ve Fransa'nın sınırlarının daha sıkı bir şekilde kontrol edilmesini savunuyor. Yasa dışı göçün engellenmesi ve sığınmacılara yönelik daha katı düzenlemeler anlamına geliyor Hali hazırda Fransa'da 7 milyon üzerinde göçmen yaşıyor ve toplam nüfus içerisinde 2023 itibarıyla %10,5'ine tekabül ediyor. Ayrıca Le Pen, Fransa'nın göçmenlere yönelik cömert sosyal hizmetlerini sınırlamak ve ülkeye giriş şartlarını zorlaştırmak istiyor.
AB Karşıtlığı
Öte taraftan, Marine Le Pen, Avrupa Birliği'ne karşı eleştirel bir tutum sergiliyor ve Fransa'nın ulusal egemenliğini korumak adına AB ile olan ilişkilerini yeniden müzakere etmeyi savunuyor. AB'nin merkeziyetçi yapısına karşı çıkarak, ulusal hükümetlerin daha fazla söz sahibi olmasını talep ediyor. Öyle ki, 2023 yılında yapılan Eurobarometer anketine göre, Fransız halkının sadece %34'ü AB'ye güveniyor ve Fransızların %29'u Fransa'nın AB'den çıkmasını destekliyor. Bu veriler, Le Pen'in AB karşıtı söylemlerinin neden popüler olduğunu ve Frexit çağrılarına olan desteği bir yönüyle açıklıyor.
Ekonomik Milliyetçilik
Le Pen, ekonomik milliyetçilik anlayışını benimseyerek, Fransız işçilerinin ve şirketlerinin korunmasını savunuyor. Bu doğrultuda, dış ticaret anlaşmalarına karşı çıkıyor ve Fransa'nın sanayi üretiminin artırılmasını hedeflediğini belirtiyor. Ayrıca, devletin ekonomide daha aktif bir rol oynaması gerektiğini ifade ediyor. 2023 yılında Fransa'nın dış ticaret açığı 90,3 milyar euro ve genel işsizlik oranı %7,4 olarak belirlenmiştir. Bu da Le Pen'in ekonomik milliyetçilik politikalarının arkasındaki ekonomik gerekçeleri ve işsizliği azaltmak için yerli üretimi teşvik etme savunusunu bu gerekçelerle açıklıyor.
Ukrayna Meselesi
Le Pen Rusya ile ilişkilerin önemine vurgu yaparak, Fransa'nın ve Avrupa'nın güvenliğinin Rusya ile düşmanca bir ilişki yerine, iş birliğine dayalı bir ilişki ile daha iyi korunabileceğini iddia ediyor. Bu bağlamda, Rusya'ya uygulanan yaptırımların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor
Ayrıca, Fransa'nın Ukrayna'ya yönelik askeri desteğini eleştirerek, "Fransa'nın dış politikası, ulusal çıkarlarımız doğrultusunda olmalı ve başka ülkelerin iç savaşlarına müdahil olmamalıdır," ifadeleriyle bir yönüyle Macron'un Ukrayna politikalarını sert bir şekilde eleştiriyor. Le Pen, Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımların Avrupa ekonomisine zarar verdiğini ve bu yaptırımların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Benzer şekilde Le Pen, "Fransa, NATO'nun emirleriyle hareket etmemeli ve bağımsız bir askeri güç olarak kendi çıkarlarını korumalı. Avrupa Birliği de Ukrayna krizinde taraf tutmak yerine, barışçıl çözümler için arabuluculuk rolü üstlenmelidir," şeklinde açıklamalarda bulundu. Le Pen'in eleştirilerinin temelinde, Fransa'nın dış politikalarının ulusal çıkarları zedelediği ve başka ülkelerin iç sorunlarına müdahale etmenin Fransa için olumsuz sonuçlar doğuracağı düşüncesi yatıyor bir yönüyle bu söylemi seçmende karşılık buluyor.
Fransa'daki seçim sonuçları, Avrupa ve ötesinde siyasi dengeleri değiştirebilecek nitelikte. Aşırı sağ, yerli emekçi sınıfının ekmek davasını ve orta sınıfın güvenlik kaygılarını kültürel temelde siyasallaştırmayı başardı. Bu durum, Avrupa Birliği'nin ve küresel politikaların geleceğini değiştirme potansiyeline sahip.