Fransa’da beş yıl önceki bir mahkeme kararının iptaliyle tartışma yeniden başladı. Baby Loup Kreşi’nde çalışan başörtülü bir kadını işten çıkaran karar, üst mahkemece bozulunca, “laiklik panik atakları atağa geçti.”
Mevzu artık toplumsal psikoloji açısından hastalık noktasına geldiği için olayı anlatacak en uygun ifadenin “panik atak” olduğunu düşünerek bu cümleyi kurdum.
Fransa’da laikliğin daha sert yasalarla korunması önerileri birbirini izledi. İşyerinin özel bir işletme olduğu için karışılamayacağını söyleyenlere ise “çocuklarımızı korumamız gerekiyor” feveranlarıyla karşılık verildi.
Tartışmalara iki tam sayfa ayıran Le Monde’un konuyla ilgili Nicolas Vial imzasını taşıyan karikatürü ise lütfen İslamofobik çizim örnekleri arasında Danimarkalı örneklerinin hemen yanına not düşülsün.
***
“Creche Baby Loup” tabelasının hemen yanında bir kreşin bahçesi. Kreşin adının tam Türkçe tercümesi “bebek kurt”a tekabül ettiği için de, oynayan, koşturan bebek kurtlar ve onlardan bir tanesini pusette gezdiren burka giymiş sadece gözleri açıkta kalan bir kadın.
Durumu böyle resmetmiş Le Monde’un karikatüristi. Baştan yanlış imajinasyonla dolu bu karikatürün neresini düzeltelim ki!
Ama iki sayfalık tartışma sayfasını okumaya başlamadan şöyle bir yerinizden sıçramanıza kafi gelecek bir karikatür, bunu söyleyebiliriz kısa yoldan...
Tarihçi, politolog ve sosyologlardan oluşan bir kolektifin çığlık diyebileceğimiz bildirisine ise neyse ki yer vermiş gazete. “Müslümanları damgalamayın” başlıklı bildiride bir meclis komisyonu kurulması çağrısı yapılıyor ve son tartışmanın ayrımcı, İslamofobik karakterine dikkat çekiliyor.
Ancak bu çığlığın sesi “laiklik elden gidiyor, daha sert yasalarla koruma altına alalım” çağrılarının yanında o kadar az duyuluyor ki...
“Özel ve kamu işyerleri türü bir ayrımın Fransa’yı böleceği” yorumlarından, “başörtülü kadınların çocuklara dini baskı anlamına geleceğine” kadar neler konuşulmuyor ki bu tartışmalar sırasında. İşin kötüsü, Fransız siyasi eliti de hem sağı, hem soluyla bu tartışmada yeni yasal düzenlemelerden yana gibi görünüyor.
Beş yıl önceki bir işten çıkarma kararının bozulmasıyla alevlenen bu tartışmanın röntgenini çekmeye çalışabilir, olayın ardındaki gerçek nedenleri irdeleyebilirsiniz. Birbirinden ilginç nedenlere de ulaşabilirsiniz.
***
Nasıl Avrupa’daki göçmen sayısını işsiz sayısı ile birlikte okuyan kesimler, bu rakamların birbirine yakın olmasından yola çıkıp, ekonomik krizin sorumlusu olarak göçmenleri gösterdiyse, Fransa’da da bazı rakamları yan yana koyup, ekonomik ve toplumsal krizleri yine bir başka gruba bağlama çabası da olabilir.
Popülaritesi düşen, verdiği sözleri tutamadığı için alay konusu olan bir liderin gündem çabası desek... Laiklik panik atakları gündemden düşmedi ki hiç...
Nedenleri sıralamasına sıralarsınız da, olası sonuçların korkunçluğu daha düşündürücü. Yabancı düşmanlığının körüklenmesi, Müslümanların hedef olması ve yeni yasaklarla yeni düşmanlıklar...
Bu tartışmanın yer aldığı gazetede yer alan bir başka haber Fransa’nın en başarılı 36 ortaöğrenim kurumu sıralamasına ilişkin. Bu listede devlet okullarının azlığı tartışılırken, Musevi okullarının parlaklığı ve ilk sıralarda yer alması hiç göze batmıyor nedense! Hani öğrencilere dini baskı istemiyordunuz, monsieur’lar?
Bazı ötekiler daha az mı öteki acaba?
Toplumsal hastalık demem ondan ve bu hastalığın tedavisi çok uzak gibi görünüyor şimdilik.