Sanırım içimizde sosyal medya kullanmayan yok. Hatta hepimiz artık acılarımızı sevinçlerimizi sosyal medya üzerinden paylaşıyor sosyal mecrada ki arkadaşlarımızla iletişimimize göre yakın veya uzak arkadaşlıklarımıza karar veriyoruz. En son ne zaman çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı ziyarete gittiğiniz beraber kahve içip kırk yıl hatır kattınız dostluğunuza diye sorsam belki de çoğumuz bu süreyi hatırlamakta bile zorlanacağız. Sosyal iletişimi eleştirenlerden değilim. Aksine olumlu yönlerinin çok fazla olduğunu düşünen biri olarak sadece bizi acımasızlaştırmasından duyduğum rahatsızlığı dile getirmek istiyorum. Bilmiyorum belki de sizin de dikkatinizi çekmiştir.
Gün geçmiyor ki ünlülerin paylaşımlarının altına yapılan olumsuz yorumlara ünlülerin verdiği cevap haberi gazete köşelerinde yer almasın. En son örneklerinden biri ünlü bir manken ve başka bir bayan arasında geçen tartışmaydı diye hatırlıyorum. Belki bundan sonra başka da çıkmıştır. Artık takip etmekte zorlanıyorum. Yorumlar tartışmaya dönüştü, tartışma polemiğe, polemik habere, haber reklama.
Tanımadığınız veya tanıdığınız biri hakkında olumsuz yorum yapma hakkını kendimizde nasıl buluyoruz anlamıyorum. Bize bu hakkı kim veriyor? Olumsuz yorum Bize yapılsaydı ne kadar hoşumuza giderdi? Biz ne kadar mükemmeliz ki başkasını yerden yere vuruyoruz? Acımasız yorumları gördükçe aklımdan bu sorular geçmiyor değil. Hatta iş o kadar ileri gitti ki; Karşındakinin şekline, boyuna, kilosuna, kıyafetine, yediği yemeğe vs yapılan yorumlar masum bile gelmeye başladı bana.
Neden mi?
“Barış Mitingi için Ankara’da toplananlara yapılan iki intihar saldırısında 100 den fazla kişi öldü.”
“Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinden Rusya’nın St. Petersburg şehrine giderken düşen A-321 tipi uçaktaki 224 kişinin tamamı hayatını kaybetti.”
“Paris Başsavcılığı, Fransa’yı kana bulayan saldırılarda 129 kişinin hayatını kaybettiğini, 99’u ağır olmak üzere 352 kişinin de yaralı olduğunu açıkladı.”
“Kenya’da Garissa Üniversitesi’nin kampusunde Eşşebab militanlarının düzenlediği saldırıda çoğu öğrenci 147 kişi öldü.”
Sizlere sosyal medyada bu katliamlar hakkında yapılan yorumlara birkaç örnek vermek istiyorum; A kişisi : “Avrupa’da teröristlere çok yatırım yaptılar, e tabi şimdi de meyvesini yeme zamanı.”
Y kişisi : “Şu profiline Fransa bayrağı koyanları anlamıyorum bizim o kadar şehidimiz oldu onlar bizi desteklemedi. Fransa’yı tek destekleyeceğim bir şey var o da Paris Sen Germain takımı.”
O kişisi: “Fransa merkez patlıyor herkes IŞID’i gören kopmalık acıyo son ses.
Asddhjdhjhjdb....”
S kişisi : “Fransa üzüldüm mü ki tabii kii hayır.. Bütün dünya kınamış bizim onca insanımız öldü hepsi kör sağır dilsizdi. Bana ne yaaa, biraz da siz yaşayın terörü nasılmış acıdı mı?”
Bu yazdıklarım sadece birkaç küçük örnekti. Bu ve bunlar gibi yüzlerce kin, nefret, eleştiri dolu söylem okuyabilirsiniz. Evet bazı eleştirilere hak vermiyor da değiliz. Ancak Avrupa kültüründe ve diğer yabancı kültürlerde çoğunluk olarak İslamafobi kavramının oluştuğunun ve Müslüman olan hemen hemen herkese patlayıcı madde gözüyle bakılmaya başladığının da farkındayız. islamafobiyi eleştiriyorsak ve aslında İslamiyet’in bunlardan ibaret olmadığını düşünüyorsak neden kin ve nefret söylemleri yerine dinimizin emrettiği hoşgörüyü kullanarak İslamiyet’i doğru anlatmaya çalışmıyoruz? Neden terörizm ve Müslümanlığın başka bambaşka kavramlar olduğunu yaşatmıyoruz. Hiç aklınıza geldi mi yapmış olduğunuz kin ve nefret söylemlerinin islamafobi kavramını destekler durumda olacağı. Öyle sözler vardır ki merhem niyetine, öyle sözler vardır ki kurşun niyetine...
Hemen hemen hepimizin bildiği bir durumdur. Hz. Peygamber’in (SAV) ayağa kalktığı cenazenin Yahudi bir kişiye ait olduğunu hatırlatanlara verdiği “Bu da bir insan değil mi?” (Müslim: 1593, 1596) şeklindeki cevabı.
Sanırım bu yazdığım yeterli olmuştur yapmış olduğumuz kin ve nefret söylemlerini düşünmemize... Küçücük bedeni ile Alyan Kürdi değil miydi vicdanları sızlatıp acının memleketi olmadığını bize gösteren?.. Katliamın ülkesi, dini, rengi olmaz diye düşünenlerdenim. Yıllarca teröre binlerce gencini vermiş bir ülkenin evladı, Yahudi cenazesinde bile ayağa kalkan bir Peygamberin Ümmeti olarak benim vicdanım bana ölenlere rahmet dilemeyi gösteriyor?
Peki ya sizin vicdanınız?