Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach’ı dinlerken gözümün önüne Paris’teki yabancılar şubelerinin, emniyet binalarının önündeki göçmen kuyrukları geliyor. Onlarca belge istenen, genellikle talepleri reddedilen, kabul edildiğinde de üç aylık yenilenen izin kağıtlarıyla eve gönderilen yabancıların kendilerini “şanslı” hissettikleri anlarla Fransız diplomatın çizdiği pembe tablo arasındaki çelişki ilginç.
Belki de benim tanık olduğum Fransız politikaları değişiyor gerçekten. İstanbul’da düzenlenen toplantı salonunun girişinde Fransızca-Türkçe “Aşk-ı Hayat” sözlüğü dağıtılıyor. Elinizde bu küçük kitapçık ile salona girdiğiniz zaman sizi Türk-Fransız ilişkilerinde olumlu bir tablo çizen bir fotoğraf bekliyor. Fransa ve Türkiye ilişkileri denince çok değil, birkaç yıl öncesine kadar anahtar kelimeleri Sarkozy, Ermeni, AB olan krizler gündemdeydi. Ancak o gün Domenach’ı dinlerken, farklı bir tablonun anlatıldığı duygusuna kapıldım. Fransa’nın Türkiye’den daha fazla yabancı öğrenci gönderilmesini beklediğini, vize kolaylığı sağlayacaklarını, daha fazla Türk turistin gelmesini istediklerini anlattıkça, zihnimde vize ve oturum izni kuyrukları canlandı ister istemez. Ancak, Fransız diplomat ısrarlıydı ve ikna edici konuşuyordu. “Türkiye göç veren bir ülke değil, göç alan bir ülkedir,” diyen Fransız Başkonsolos, özellikle Türk öğrencileri Fransa’da okumaya çağırıyor. Haydi gençler!
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Yurtdışı Vatandaşlar Daire Başkanı İsmail Demiryürek de toplantıda yaptığı konuşmada yurtdışında yaşayan 6,5 milyon Türk vatandaşının geçirdiği süreçleri özetledi.
“Türkiye göç veren değil, göç alan bir ülkedir,” mesajı Demiryürek’in konuşmasının da ana başlığı oldu.
Türkiye’nin standartları geliştikçe ve vatandaşlarının tercihi memleket olduğu sürece, eskiden mesafeli yaklaşan ülkeler de Türk vatandaşlarına kapılarını daha bir sıcak tonda açıyor.
Baksanıza, “Türken Raus” (Türkler dışarı-Almanca) denen günlerden ortak bir sevgi diline işaret eden sözlüklerin kaleme alındığı günlere gelmişiz bile.
Dünya Gazeteciler Konferansı
Önümüzdeki hafta Güney Kore’nin başkenti Seul’de dünyanın 100 ülkesinden gazeteciler bir araya geliyor. Basın özgürlüğü, güvenlik gibi konuların detaylı bir şekilde ele alınacağı toplantıya katılmak üzere ben de Seul yolcusuyum. Haftaya paylaşacak ilginç notlar olacak.