izim ailenin önemli ritüellerinden biri de fotoğraf albümleri. Babamın başında gençlik rüzgarları eserken kendini attığı İzmir Fuarı, annemin kucağında ben, kardeşimle evimizin önündeki bahçede oynarken erkek kardeşimin hasır şapkanın altından bakan kocaman gözleri... Günümüz çocukları bu keyfi yaşayabilecek mi bilmiyorum. Çünkü bana göre varlık içinde yokluk yaşıyorlar. Her anları neredeyse fotoğraflanıyor sonra da bilgisayarlardaki ‘dijital çöplük’lerde kayboluyor... Doğum fotoğrafçısı Jasmin Traub’un kapısını çaldığımda onunla konuşacaklarımı bir bir geçirdim aklımdan. Ama sohbet, bu sorularla sınırlı kalmadı. Ortaya, başka başka şeyler de çıktı. Hem anne baba olmakla, hem çocuk olmakla, hem de seçimlerle ilgili.
Fotoğraf çekmeyi çok seven bir annenin kızı Jasmin Traub. “Evine gitseniz kapıyı açar açmaz fotoğrafınızı çeker” diyor. Eskiyen fotoğraf makineleri de küçük Jasmin’e oyuncak olunca, sonuca pek şaşırmamak gerek aslında. Ancak fotoğraf çekmeyi seven o küçük kızla, bir iş olarak bunu benimseyen genç kadın arasına Türkiye’nin eğitim gerçeği girmiş. “Sosyal yönümün çok kuvvetli olduğunu keşfetmiştim ama çevrem bunun pek farkında değildi herhalde” diyen Jasmin Traub, üniversite sınavlarında Türkiye 150’ncisi olunca, turist rehberi olma hayaline veda etmiş. “Bu puan, rehberlik için harcanır mı?” demişler. O da ODTÜ Ekonomi’yi yazmış. Mezun olunca tam 12 yıl, bütçe raporlama gibi birimlerde çalışmış büyük şirketlerde. Bir şeyler birikip iş hayatındaki mutsuzluğu iyice artınca “Ben fotoğrafçılık yapmak istiyorum!” demiş. “Annem kalp krizi geçirecekti neredeyse!” diyor gülerek ve annesinin daha sonra bu kararında kendisini desteklediği de ekliyor. Çevresindekilerin ‘bir heves’ gördüğü ve nasıl olsa geçer dediği fotoğrafçılığı o kadar seviyor ki anlattığı her kare, gözünüzün önünde canlanıyor. Çok yoğun çalıştığı dönemlerde bile fotoğrafçılıkla ilgili dersler alan Traub, bir arkadaşının doğum fotoğrafını çekerek başlamış bu alanda çalışmaya. “Ben zaten doğal, portre fotoğrafları çekmeyi seviyorum. Ama doğum fotoğrafçılığı tam bana göreydi” diyerek o ana dönen Traub, her doğumda o mucizeye tanıklık etmenin mutluluğunu yaşıyor. Anne babalarla birlikte gülüyor ağlıyor.
10 AYNI KAREYE GEREK YOK
Peki dijital fotoğrafların daha iyi değerlendirilmesi için ne yapılmalı?
“Bir kere, gördüğümüz her şeyin fotoğrafını çekmek zorunda değiliz. 10 tane aynı kareyi çekmenin gereği yok. Tatile gittiğimizde, bin tane fotoğraf çektiysek, bunları eleyip, 30 tanesini mesela bastıralım ki sonra oturup onlara yeniden bakabilelim.” Traub’un fotoğraflarına www.jasminetraubphotography.com adresinden ulaşmanız mümkün.