Almanya’da yayınlanan Focus dergisi, son dönemlerde sık sık Türkiye’ye, ama daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’a fokuslanan yorumlar yayınlıyor. Son olarak yayınlanan yazıda, Erdoğan’ın IŞİD’le savaşıyormuş gibi görünüp, aslında PKK ile savaştığını ileri sürerek ikili oynadığı iddia ediliyor.
Okurların zihninde kalıp halinde imajlar belirsin diye böyle bir tarz kullanılıyor herhalde. Zira ne IŞİD ne de PKK ile mücadele, cumhurbaşkanının kişisel mücadelesi değil. Sanki ortada IŞİD tehdidi ve PKK saldırıları yok da sadece Cumhurbaşkanının seçim hesapları var gibi bir ima taşıyor yazı. Aslında ima da taşımıyor, alenen yazılmış. HDP meclise girdiği için Ak Parti’nin tek başına meclis çoğunluğunu elde edememesi nedeniyle Erdoğan’ın “Kürtlere” savaş açtığı söyleniyor.
Hatırlatalım, ne cumhurbaşkanı ne diğer kurumlar Kürtlere savaş açmadı; PKK ile mücadele ediyor. Öte yandan yeniden seçime gidilecekse, yaşanan acılardan HDP’yi sorumlu tutan bir dilin bu partinin oy kaybetmesine yol açacağını hesaplamakta siyaseten ne gibi bir gariplik olduğu da açıklanmamış. İktidarı tek başına isteyen her siyasal parti, her ülkede kendisine bu tür bir dil yakıştırmıyor mu? Almanya’da Müslüman ve Türkiye kökenliler her seçimin konusu olmuyor mu?
Dışarıda bırakılma ‘hassasiyeti’
Dergideki yazının esas amacı, Cumhurbaşkanının IŞİD’çi olduğunun düşünülmesini sağlamak. Yazıyı kaleme alan IŞİD’le mücadele koalisyonun gidip Saray’ın da mı bombalamasını öneriyor, orası açık değil. Ancak açıkça Türkiye’nin “batı” koalisyonu içinde yer almasına rağmen bu koalisyonun ilkelerine aykırı davrandığı söyleniyor.
Öte yandan Barzani, Talabani ve Öcalan’ın ne kadar barıştan yana tutum aldıkları dile getirilerek Türkiye’nin “iyinin” değil “kötünün” yanında yer aldığı söylenmiş oluyor.
Türkiye IŞİD’le de mücadele ettiğine göre, Focus dergisinin bu ithamlarda bulunmasının nedeni ve bunun da Türkiye’nin Almanya’yı kızdırmış olmasıyla bağlantısı olmalı. Yazının satır aralarında Almanya’nın neye kızdığını bulmak mümkün.
Öncelikle, iddiaya göre Türkiye NATO’yu IŞİD konusuna karışmamaya ikna etmiş. Bunun bir başarı değil de “ikili oynama” olarak ifade edilmesinin nedeni ise açık. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye, Avrupa’yı bölgeye sokmama kararlılığı göstermiş ve ABD de bu tezi savunduğu için Türkiye’nin PKK’yı vurmasını kabullenmiş.
İçeriye girme ‘mücadelesi’
Eğer Türkiye PKK ve IŞİD mücadelesinde böyle bir manevra yaptıysa, diplomatik olarak güzel bir oyun oynamış. Başından beri Ortadoğu konularında bazı Avrupa ülkelerinin “oyun bozucu” ve Türkiye’yi by-pass eden tutumlarından rahatsızlık zaten söz konusuydu; artık iyice deşifre olmuş anlaşılan.
Derginin ima ettiğine göre Almanya’yı kızdıran tek şey, Avrupa’nın dışarıda bırakılıp Türkiye-ABD ikilisinin stratejik adımlar atması ve işbirliği içinde yeni “alanlar” açma girişimleri değil. Yazıda Almanya’nın Kuzey Irak’a silah vermeye devam edip etmeyeceği konusuna da değinilmiş. Demek ki Almanya, eminiz ki sırf IŞİD’le mücadele ettiği için, Kuzey Irak’a silah veriyormuş.
Alman Yeşiller Partisi ise, bu silahların PKK eline geçmeyeceği garanti edilemez demiş, dergi bunu da yazmış. Sonuçta Alman muhalefeti, adeta iktidarı PKK’ya yardım yapmakla suçlamış.
Almanya’nın Kürtleri desteklemeye devam edeceğinin bildirildiği yazının sonunda ise, bu desteğin silahlı olması halinde Türkiye’nin iç savaşa sürükleneceği uyarısı yapılmış. Bu gerçekten bir uyarı mıdır yoksa bir dilek mi, orası açık değil. Ancak söz konusu ihtimal ancak Türkiye’nin “içerde” yapacaklarıyla gerçekleşebilir ya da asla gerçekleşmez.