CHP Genel Başkanı, İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanmasıyla düğmeye bastı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tartışmaya açmak için neredeyse her gün çağrı yapıyor: “Partili cumhurbaşkanı devletin birliğini temsil edemez. Referandum yapalım, ezici çoğunluk cumhurbaşkanı tarafsız olsun diyecek."
Kılıçdaroğlu’na sorulsa; “Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren ve Ahmet Necdet Sezer tarafsız Cumhurbaşkanları mıydı?”
Hemen “evet” der, devam eder: “Çünkü onlar partisiz cumhurbaşkanlarıydı…”
Sunay, Korutürk, Evren evet, partisizdiler ama cuntacıların seçtiği isimlerdi. Cuntacılar da vesayetin askerî korumalarıydı. Yani Kılıçdaroğlu’nun tarafsızlıktan anladığı; “vesayetten yana mı, değil mi” ölçeğinde vesayetten yana olmaktır…
Ahmet Necdet Sezer partisizdi ama en taraflı cumhurbaşkanıydı. Zihniyet itibariyle CHP’liydi. AK Parti iktidarı ile açıktan mücadele etti. Erdoğan o dönemde başbakan olarak Sezer’den çok çekti, kararnameler, yasalar sürekli veto edildi. Yeri geldiğinde Erdoğan şöyle söyleyecekti: "Önceki Sayın Cumhurbaşkanı ile bu noktada sıkıntılar yaşadık, gürültü patırtı olmadıysa o da bizim sabrımızdan kaynaklanmıştır. Çünkü 'Devletin tepesinde kavga gürültü olmaz' diye inandık, sabrettik…”
Sayın Kılıçdaroğlu mugalata yapıyor. Onun “tarafsızlıktan” ne kastettiğini hepimiz biliyoruz.
Kılıçdaroğlu’na göre sadece CHP’liler tarafsız olur.
Ne yapmıştı aday olunca Muharrem İnce? CHP rozeti çıkardı, bayrak rozeti taktı, al sana tarafsızlık…
İstanbul seçimlerinin sonucu başta CHP, 4’lü bloğu şımarttı.
Sistem tartışması başlattılar ve adım adım ilerleyecekler.
İlk adım, “Erdoğan AK Parti Genel Başkanlığından ayrılsın, partisiz Cumhurbaşkanı olsun. Böylelikle tarafsızlık yoluna girsin…”
İkinci adım, AK Parti’nin içinde, CHP-İP-HDP-SP bloğunun değirmenine su taşıyacak bir parti peydahlanması. Nitekim malûm şahıslar harekete geçtiler.
Bir yandan 4’lü koro, “Erdoğan partisinden ayrılsın” diye tutturacak, diğer yandan Abdullah Gül/Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun kuracakları partiler devreye girecek.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hedef alınacak, erken seçim zorlaması için kaotik bir zemin hazırlanmak istenecek.
Erdoğan ve AK Parti’yi yıpratma üzerinden sistem tartışması yürütülürken, MHP ile AK Parti arasına fitne sokmak için ikinci bir cephe açılacaktır.
Bunun için de düğmeye basıldı. Son günlerde farklı mevzilerden, özellikle Davutoğlu’nu destekleyen köşelerden aynı şeyler söyleniyor. Güya kulislere göre AKP'liler, MHP'ye “mecbur kalma pişmanlığı” yaşıyormuş. MHP, AK Parti’yi formatlıyormuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan yakında, “Bahçeli bizi kandırdı” diyebilirmiş.
Bize göre Cumhur İttifakı, AK Parti ve MHP’nin bir siyasal birlikteliği değildir. Cumhur İttifakı, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi sonrasında milletimizin ana gövdesinin gönül beraberliğidir.
Bu ittifakta partiler üstü, siyaset üstü bir mefkûre, dava birliği vardır.
Cumhur İttifakı, milletimizin çıkış yoludur. Türkiye’nin yarınlarıdır, istikbalimizdir. Bu yolda sistemin adı da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
Milletimizin kararlılığından rahatsızlık duyanlar sistem tartışması açmak istiyor. AK Parti ile MHP arasına nifak sokmaya çalışıyorlar.
Bu tuzağa -inşallah- düşülmeyecektir…