Gezi kalkışmasının finansörü olarak tanınan Osman Kavala yargılandığı davada suçlu bulundu.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 15 Temmuz darbe girişimi ile Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada sanık Osman Kavala hakkında "TCK'nın 312/1 maddesi gereğince "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmetti.
Tepkiler beklenen yerlerden beklendiği gibi geldi.
Karar sonrasında adliye önünde yahut klavyeleri başında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nefret kusan, kararın siyasi olduğunu ileri sürerek tehditler savuran CHP-HDP sözcüleriyle Gezi'nin malum destekçileri kendi kendileriyle bir kez daha çelişkiye düştü.
Çünkü Osman Kavala iddianamedeki bir suçtan hüküm giyerken iki ayrı suçlamadan beraat etmişti ve adaletli bir yargılama süreci yaşanmasa bu ayrımın olmayacağı açıktı.
Lakin beklendiği gibi bu gerçeğin üstünden atladı Gezi korosu.
Zira Mahkeme Heyeti Osman Kavala'yı "mala zarar verme", "nitelikli mala zarar verme", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma", "ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme", "nitelikli yağma", "nitelikli yaralama" suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verdi.
Aynı şekilde Kavala'nın "siyasal ve askeri casusluk" suçundan her türlü şüpheden uzak, tam bir kanaat uyandıran kesin ve yeterli bir delil bulunmaması nedeniyle de beraatine yani tahliyesine karar verdi aynı mahkeme.
Yani sadece "hükümete darbe" suçundan suçlu bulunduğu için müebbet yatacak Gezi'nin finansörü.
Öte yandan davanın diğer sanıkları da 18'er yıl hapis cezası aldı.
Darısı yargılanmamak için sahiplerinin eteği altına saklanan Can Dündar dahil diğer firarilerin başına.
GEZİ'DEN BERİ AYNI PARMAK İZLERİ
Türkiye terörü kaynağında kurutmaya kararlı.
Suriye ve Irak'ın kuzeyine tutunup ABD silahıyla Türkiye'ye vurmaya, toprak koparmaya, kan kaybettirmeye kalkışan PKK terör örgütünü ininde vuruyor devlet.
Son askeri operasyon Pençe-Kilit ile Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ifadesiyle "hudut hattını kilitleyerek teröristlerin sınırlara yaklaşmalarını imkansız hale getiriyor".
Emniyetin devam edegelen operasyonlarıyla da FETÖ'nün güncel yapılanması kurutuluyor.
Ne FETÖ'ye ve PKK'ya ne DEAŞ'a göz açtırılıyor.
2010 sonrası finanse ettikleri gazetecileri, medya organlarını, STK görünümündeki etki merkezlerini besleyerek kitleleri kullanmaya çalışan, bunun için zemin etüdü yapan kişi ve yapılara da göz açtırılmıyor.
Yeraltında gizli ellerce oluşturulan ittifak; Gezi'de, 17-25 Aralık operasyonlarında, Kobani kalkışmasında, hendek teröründe ve nihayet 15 Temmuz darbe girişiminde iş birliği yaptı.
Ağız birliği, eylem birliği yaptı.
Şükür ki beceremediler.
Erdoğan'ın yönetiminde devlet-millet iradesi hukuktan ayrılmadan dürdü defterlerini hepsinin.
Tam da bu yüzden yeraltından çıkan karanlık mahlukat tek tek temizlenirken şimdi yeni kanallar arıyor sahipleri.
Meşru siyaset içine, gevşek dokulara sızan söylemlerin niteliği bu açıdan da önemli işte.
Nitekim 6+HDP ittifakının Kavala kararına dair değerlendirmelerinde de var aynı parmak izleri.