Bu hafta vizyona giren Vücut ‘un yönetmeni Mustafa Nuri, Türk erkeğini filmlerdeki sert görünümden kurtarmaya çalışmış.?Başroldeki Hatice Aslan ise Nuri’yi ‘nereden bakarsan farklı bir şey gösteren sinema küpü’ne benzetiyor.
Sinemamızın önemli isimlerinden biri Hatice Aslan. Nuri Bilge Ceylan’ın başyapıtı Üç Maymun’daki başarısı için söylemiyorum bunu, onun cesaretli ve bazen çılgın hayal gücü bana söyletiyor bunları. İkinci filmi Vücut da uyuşturucu bağımlısı eski bir hayat kadınını canlandırıyor. Bu filmlerdeki başrol karekterlerini oynayabilecek çok az isme oynatabilirsiniz Türk sinemasında. Oynasalar da bunu fazlasıyla naif ve elekten geçirilmiş bir karakter haline dönüştürürler. Artık belli bir yaşa gelmiş Hatice Aslan bu rolü alır, en şiddetli, en karanlık taraflarını ortaya çıkaracak şekilde oynar. Oynar, sonra da yetmez ve daha çılgın roller istediğini söyler. İşte böyle bir oyuncu ve filmin yönetmeni Mustafa Nuri’nin röportajını okuyacaksınız bu yazıda.
Vücut ilk filminiz, sizi bu filmi yapmaya tetikleyen şey neydi?
Mustafa Nuri: Aslında çok basit bir şeyle çıktım yola. İnsanların kendisiyle olan ilişkisinde başkalarıyla olan ilişkilerinde arada bir bariyer vardır. ‘O bariyer nedir, neye göre, nasıl yapılıyor?’ Buydu temel konum. Varoluşla ilgili hep problemler oluyor, bilinçli veya bilinçaltı. İnsanın kendi vücudu da onun temel coğrafyası. O yüzden de onunla olan ilişkisini izledik.
Proje size geldiğinde tepkiniz ne oldu?
Hatice Aslan: Yılmaz’ı okuduğum zaman onun o saflığı, basitliği, iddiasızlığı o kadar hoşuma gitti ki Leyla’nın durumu, kadın oyunculara fırsat verilmemesi herbir oyuncunun burada ilişkilenmesi, derin ve hoş bir şekilde işlenmesi beni çok çekti. Bunun bu kadar güzel ve kolay bir şekilde önümüze sunulması çok hoşuma gitti. Geriye sadece oynamak kalıyor.
Sonradan Mustafa’yla da tanışınca daha bir farklı sevdim. Şimdiye kadar tanıştığım ve çalıştığım yönetmenlerden farklıydı. Mustafa’nın sinema dünyasında ‘küpten bir penceresi’ olduğuna inanıyorum. Bu küpün neresinden bakarsan başka türlü bir durum, başka bir yüreği var. İkinci filmi gerçekten ben de merak ediyorum.
YÖNETİMDEKİ KADIN ERKEKSİLEŞİYOR
Kadın hikayeleri filminizde ağırlıklı olarak yer alıyor. Hatice Hanım’ın canlandırdığı karakterle kardeşi arasındaki ilişki filmin ağırlığı bence. Bunu nasıl yorumlarsınız?
M.N.: Ekonominin yönlendirdiği toplumlarda artık kadın da metalaştı. Erkek egemen bir yönetime sesleniyoruz. Kadınlar bile yönetime geçtiğinde maskülen bir şekilde yönetiyorlar. Çok dominant bir ‘kadın tüketimi’ var. Öyle baktığımızda krizlerin daha çok kadınlarda patlak verdiğini görüyoruz. Kadınlarda krizi seçmemin nedeni buydu. Erkekleri biraz daha çocuk dönemini tamamlayamamış olarak görüyorum. Belki kadınlar onlara bunu yapıyor, ya da onlar kadınlara yapıyor olabilir. Bu yüzden Yılmaz karakterini bu kadar çocuksu ve o dramayı yırtan olarak gördüm. Hakikaten çocuk çünkü.
Rolünüzü gördüğünüzde ne düşündünüz?
H.A.: Sonuçta oyuncuyuz ve sinema dilinde anlatılıyor her şey. Ve ben bu yüzden bunun bir cesaret olduğunu düşünmüyorum.Bir doktorun ‘Ben doktorum, böbrek ameliyatına girerim ama yumurtalık ameliyatına girmem’ demesi gibi bir şey...
SİNEMAYI YENİ TANIMAYA BAŞLADIM
Rolünüzle ilgili bir çalışma yaptınız mı?
Hatice Aslan: Oyunculuk denen şey zaten bütün günlük yaşamında etrafında olan her şeyden bir şeyler toplamak demek, buna hayvanlar ve tüm canlılar da dahil. Mesela bu rolde bir porno yıldızını örneklemedim doğrudan. Leyla’nın kendi içerisindeki dünyadan çıkmaya çalıştım. Sadece hapla ilgili bir şeyler çalıştım. Çünkü içki ve sigarayla aram pek iyi olmadığı için hap alındığında kafanın ne derece güzel olduğu hakkında bir fikrim yok. Uyuşturucuyla arası iyi olan birini izledim, içtiklerinde nasıl davranıyorlar, neler yapıyorlar... Üzüntülü olduğu zaman da mutlu olduğu zaman da hap alıyor bu kadın. Hepsinin ayrı bir hapı var, öyle bir hayat çizmiş kendine ve kaybolmak istiyor dışlandığı için.
Perdede kendinizi gördüğünüzde performansınızla ilgili ne düşündünüz?
H.A.: Bazen Leyla’yı ben Leyla olarak görebildim ama bazı yerlerde Hatice’yi gördüm. Onu gördüğüm zamanlar da tabiî ki rahatsız oluyorum ama Üç Maymun’da da olmuştu. Bunlar oyuncunun keşke dediği zamanlardır. “Keşke şu sahnede şunu yapsaydım” diyorsun. Bir gün Mustafa’yla bir sahne çekeceğiz fakat gece çok lüks bir yere gitmiştik. Mustafa “Nereye gittin sen?” dedi, ertesi gün öbür havaya giremedim. O kadar zor bir iş ki oyunculuk. Sancı çekiyorsun “Olmuyor” diyorsun. Ama üçüncü filmimde çok daha farklı bir şey deneyeceğim. Ben sinemayı daha yeni tanımaya başladım ve çok seviyorum, çok etkileyici. İnşallah da hep devam eder. Ama üçüncü başrolüm çok daha farklı, çok daha deli bir şey olacak gibi geliyor.
Sinema oyunculuğunda daha atik ve daha iyiyim diyebiliyorsunuz değil mi?
H.A.: Evet kesinlikle. Benim yaşla ilgili bir sınırım yok zaten.
Yeni projem değişik bir iş değil ama müthiş zevkli
Mustafa Nuri: Yurtdışındaki Türk filmlerini izlediğimde Türk filmlerinde erkek bana çok ketum, sert, mutsuz geldi. Orada izlerken düşündüm neden böyle olduğunu. Benim yapmaya çalıştığım bu değil. Ama dediğim gibi hemen yürüyemez insan. Ne kadar hazırlansa, ne kadar prova yapsa da olmaz. Yeni projeleri merak eder çünkü. Benim yeni bir projem var şimdi üzerine çalıştığım. Çok zaman alacak bir şey, bir kavramın altından kalkmak kolay bir şey değil. Yeni filmimin ismini direkt veremeyeceğim, biraz vücudun da girdiği bir kavram. Vücut girince de çok büyüyor. Kişisel bir görüş arzusundayım çok güzel çok değişik bir iş değil ama müthiş zevkli bir şey.