Aylık periyoduyla 22. sayıya ulaşan Film arası sinemanın güncel nabzını tutmaya devam ediyor. Mayıs sayısında öne çıkan çalışma olan Yılmaz Erdoğan’la Gülcan Tezcan’ın yaptığı söyleşide, Erdoğan önemli olgulara vurgu yapıyor. Özellikle İran sineması bağlamında, İran sinemasının başarısının bizde olduğunun tersine, inkılaplarla sözlüklerini değiştirmemelerine, tarihi dilleriyle bağıntıyı koparmamalarına bağlı olduğunu belirtiyor. Bu anlamda, gelenekle olan bağın keskin hatlarla kopartılmamasıyla İran sinemasının özgün bir dil ortaya koyduğunu, kökleriyle kurulan bağların o sinemayı zenginleştirdiğini ifade ediyor. Kendi şahsi duruşunda da Vizontele’deki hoca tiplemesinden sonra dinle ilgili birçok okuma yaptığını söylüyor.
Derginin diğer bölümlerine baktığımızda, sinemayla ilgili haberlerden sonra Gökhan Yorgancıgil’in “Rüya İçre Rüya” adlı köşesinde, sinema-seyirci ilişkisinde değişik seyirci tiplemelerine değiniyor. Esra Ülkar’ın röportajında Metin Avdaç, belgesel filmin Türkiye’de yeterince destek görmediğini oysa bir kültürün hafızası olma yönünde önemli bir rol oynadığını ileri sürüyor. Mesut Uçakan, “Sinemada Estetiğin Kalp Atışları” başlıklı yazısında sinemanın ontolojisini manevi bir duyarlılıkla ortaya koyarak, estetiğin ancak imbikten geçmiş bir fikir birikimiyle neşet edeceğinin altını çiziyor.
Sinema Meclisi bölümünde, “Paramız mı Yok, Rüyamız mı?” soruşturmasında sinemamızın içinde bulunduğu buhrana cevaplar aranıyor. Sinemanın değişik alanlarında çalışmalar yapan simaları kendilerine yöneltilen bu sorunsala değişik veçhelerden karşılık bulmaya çalışıyor. Bu isimler arasında, Sadık Battal, Celil Civan, Tuba Deniz, Nedim Hazar ve Sadık Yalsızuçanlar duruşlarıyla önemli veriler ortaya koyuyor. Sonraki bölümde Suat Köçer, Hasan Karacadağ ile kendi zanaatı özelinde korku sineması üzerine konuşuyor. Abdülhamit Güler, son günlerde ortaya çıkan tartışmalar çerçevesinde muhafazakar sanat konusunda kendi görüşlerini sergiliyor.
Bir Filmin Hikayesi’nde Regiman Deniz, Mar filmiyle ilgili olarak yönetmen Caner Erzincan ile söyleşiyor. Erzincan, filminde yoksulluğun sınırlarında dolaşan insanların hikayesini anlattığı filminin çekim aşamalarını dile getiriyor. Ayşe Yılmaz, Bir Ülke Sinemasının Almanağı’nda Alman sinemasını sessiz sinema çağından alarak, Ekspresyonizm ve sonrasında aldığı yolun psikolojik izsürüşlerini yazıya döküyor.