Zaten bir açık hava hapishanesi olan Gazze artık tümden bir harabeye dönmüş durumda.
Her savaş, her sorun biter de İsrail sorunu bitmez gibi...
Öyle kanıksadık İsrail'in bölgedeki eşkıyalığını, arsızca devam ettirdiği işgal stratejisini...
Tüm barış görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Çünkü İsrail, Siyonizmin nihai hedefine sınır çizebilecek hiçbir anlaşmaya razı değil.
ABD arkasında olduğu müddetçe her şeyi yapabileceğini düşünüyor.
Filistin güçlerinin saldırısı başladığından beri sorulan bazı sorular var; Hamas, İsrail'in yapacaklarını tahmin etmiyor muydu?
Netanyahu'nun yerle bir ettikleri Gazze'nin fotoğrafını paylaşarak "Tüm gücümüzle devam" derken, annesinin karnındaki Filistinlileri dahi hedef almaktan çekinmeyeceğini...
Savunma Bakanı Gallant'ın "Elektrik yok, su yok, yiyecek yok, yakıt yok, her şey kesilecek. İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket edeceğiz." sözü savaş suçu, soykırım tehdidi içerdiği halde kimsenin buna dur demeyeceğini...
Ölmeye alışmış bir halkı; öldürülmek değil İsrail tarafından tutsak edilmek korkusunu bile daha çocukken aşmış bir halkı ne ile korkutabilirsiniz?
Hamas'ın, işlerin daha kötü olacağını bile bile böyle bir saldırıya kalkmasını anlamayanlar var. Altında başka bir şey arayanlar...
Yaşadığınız hayat, hayat değilse, zaman sadece aleyhinize işliyorsa ve kaybedeceğiniz bir şey yoksa o kadar da hesaplı kitaplı davranmazsınız. Ayrıca, işler ne zaman daha kötüye gitmedi ki? Milyonlarca Filistinli vatanına ayak basamıyor, milyonlarcası Gazze açık hava hapishanesinde. Batı Şeria'da, Ramallah'ta, El Halil'de de durum hiç farklı değil. Milyonlarcası Lübnan'da, Ürdün'de kamplarda. Daha ne kadar kötü olabilir ki!
Tabii bir de "bu kimin işine yaradı" zaviyesinden bakılarak yapılan analizler var. "Tam da İsrail ve Körfez ülkeleri arasında normalleşme temrinleri başlamışken, hatta epeyce de yol alınmışken; Türkiye ve İsrail ilişkilerini de buna katabiliriz, böyle bir hamle Filistin halkının menfaatinden çok bu normalleşmeyi hedef almıştır, dolayısıyla İran'ın menfaatinedir" yorumları da ekseriyetten değil.
Bu tür analizlerin, Filistin halkı hilafına olmadığı kesin. Ayrıca Filistin, İsrail ve Körfez ülkeleri arasındaki normalleşme sürecini hedef almış da olabilir. Ama "Hamas İran'ın politik çıkarları adına İsrail'e saldırdı" demeden önce neden şunu düşünmüyoruz? Filistinlilerin yerine koyun kendinizi. Ne yapsanız kimsenin umurunda değil. Her gün sessiz sedasız ölüyorsunuz. Gazze'nin tek kapısı Mısır'a. Sisi darbesiyle o kapı da kapanmıştı. Siz olsanız yapacağınız hamlenin daha fazla ses getirmesi, daha fazla ülkenin menfaatine dokunmasını hesaplamaz mısınız? Elinizden geliyor da yapmıyorsanız politik aklınız hiç yok demektir.
Filistin tarafının bu hamlesini İran'a, Hizbullah'a yazmakta acele edenler Filistin halkının 75 senedir nasıl bir zulüm altında bırakıldığı gerçeğini hesaba katmadan konuşuyor.
Gelelim Hamas'ın bir müzik festivaline saldırdığı ve 260 sivili öldürdüğü iddiasına. 260 değil 2 tane bile olsa Filistin güçlerinin sivil öldürmesini, askeri bir mıntıka olmadığı belli bir yeri ateş altına almasını elbette kabul etmiyoruz. Tertemiz ve anne sütü gibi helal bir vatan mücadelesini bu tekil olayın lekelemesine yol açacak her hareket Filistin davasına inanan herkesi üzmüş, öfkelendirmiştir. Biz öyle inanıyoruz ki savaş asıl düşmanına benzediğin an kaybedersin.
Ama şunu da fark etmiyor değiliz; Batı medyası günlerdir bu hadise üzerinden Gazze'de yaşanan dramı gölgelemeye çalışıyor. Bizde de benzerleri var. İsrail'e ilişmiş sözde gazeteciler...
Kaç 260 çocuk, kadın, sivil camilerde, okullarda, evlerinde bombalarla öldürüldü? Bunlardan hiç söz etmeyip "Hangi Filistin davası, hangi Filistin davası" diyerek bir yanlışın koca bir İsrail zulmünü sıfırlamasını istiyorlar. Bunun için ellerine geçen fırsatı sonuna kadar kullanıyorlar. İsrail, savaş suçu işliyor. "Su yok, elektrik yok, gıda yok, her şey kesilecek. İnsanımsı hayvanlarla savaşıyoruz" diyerek etnik temizlik yapmaya soyunduklarını, savaş suçu işlediklerini izhar ediyorlar. Ama nasıl bir dünya haline geldiysek artık gök yarılmıyor, dağlar başımıza yıkılmıyor!