Dünya gündemi Filistin'de düğümlendi.
Kimse çatışmaların bu kadar uzayacağını düşünmüyordu.
Birçoklarına göre, "İsrail'in kısa bir sürede kesin zaferiyle sonuçlanacak" bir süreç yaşanacaktı.
ABD ve İngiltere'nin gemileri gönderme sebeplerinden biri buydu:
Başka aktörlerin müdahalesini engelleyerek çatışmaların daha geniş bir alana yayılmadan, İsrail'in lehine sonuçlanması için uçak gemileri de dâhil onlarca savaş gemisi Akdeniz'e demir attı.
Ama...
İsrail'in çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yirmi bine yakın insanı katletmesi ile sonuçlanan çatışmalar, bir türlü bitmiyor, bitirilemiyor.
İsrail katliamlara devam ediyor!
Bütün bunlara rağmen, Filistinliler dünya sistemine müthiş bir düğüm attılar.
Siyonist rejimin oluşturduğu kapana tutulan ABD ve Avrupa devletleri, deyim yerindeyse tam bir batağa saplandılar.
Her fırsatta "kendisinin Hıristiyan bir Siyonist olduğunu" hatırlatan Biden'ın son zamanlarda biraz daha yüksek sesle Netanyahu'yu eleştirmesinin nedeni de bu.
Üstelik...
"Siyonizm'i eleştirmeyi antisemitizm" olarak gösteren kanun senatodan geçtikten sonra yaptı bu açıklamayı.
Hedef Netanyahu...
Açıklamaya dikkat edin...
"İsrail ayrım gözetmeksizin bombardıman gerçekleştirdiği için, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere küresel desteği kaybediyor!"
Onun için Netanyahu...
"Hükûmeti değiştirmeli, Filistin devletini kabullenmeli" diyor Biden.
Demokratların tezi eskiden beri bu yöndeydi zaten.
Bu tezin uygulanamamasının önündeki en büyük engel Netanyahu ve muhafazakâr Siyonistler.
Barack Obama döneminde de bu yüzden Netanyahu konusunda ciddi sıkıntılar yaşamıştı Amerikan yönetimi.
Şimdi, savaş uzadıkça sesini daha da yükseltiyor Demokrat Biden...
Gördüğümüz kadarıyla da bu konuda ciddi destek görecek gibi duruyor.
Söz gelimi daha dünkü sayısında İngiliz The Guardian gazetesi...
"ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'i Netanyahu'dan kurtarmalı" çağrısında bulundu.
Sistemin nasıl işlediğini biliyorsunuz...
Özellikle ana akım medyada bu tarz yazılar çıkmaya başladıysa, artık süreç başlamış demektir.
İki hafta önce de New York Times, 7 Ekim olaylarının olacağının bilindiğini içeren Eriha Duvarı Raporu'nu yayımlamıştı.
Aşağı yukarı bir yıl önce hazırlanmış olan rapordan İsrailli yetkililer de haberdarmış.
Raporun, New York Times tarafından sızdırılması, bir şeyleri temizleme telaşıdır.
Yani deliller üretilmeye başlandı.
Şimdi sokakların sesinin dinlendiğine ilişkin imajlar oluşturuluyor.
The Guardian'ın haberini de böyle okumak gerekiyor.
Biz de, 16 Kasım'daki "Uluslararası hukukun gerçek yüzü..." başlıklı yazımızda sistemin kendini meşrulaştırmak için Netanyahu'yu yargılayabileceğini söylemiştik.
Çatışma süreci uzadıkça ve dünya sokakları bu çatışmalara karşı eylemlerini güçlendirdikçe "Netanyahu savaş suçlusu" analizleri daha da çoğalacaktır.
Bizim tezimiz şu...
Biden, hedefine Rusya'yı koşmuştu.
Ortadoğu onun için ikincil bir öneme sahipti.
Biden her fırsatta ne diyor:
"Artık bir şeylerin değişme zamanı geldi. Yeni bir dünya düzeni kurulacak ve biz buna önderlik etmeliyiz."
Geçen yazımızda da dile getirdik...
Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, Victoria Nulland ile birlikte Ukrayna'da gerçekleştirdikleri Maiden darbesi ile ABD'nin Avrasya anakarasındaki bütünleşmelerin önüne geçmek için kaos stratejisini devreye sokmuşlardı.
Biden stratejisi de şu:
Rusya ve Rusya'ya karşı silaha dönüştürülen Avrupa'nın zayıflatılarak, Avrasya'nın bütünleşmesinin önüne geçmek.
Başkan seçildiği günden itibaren de bu stratejiyi uygulamaya hız verdi.
Ukrayna'da sıcak savaş başlatıldı, Çin'le Tayvan üzerinden tansiyon yükseltildi, Rusya'ya ambargo adı altında Avrupa sanayisinin enerjiye ulaşmasının önü kesildi.
İsrail sorunu bu noktada onun isteyebileceği en son şeydi.
Ve bu savaş uzadıkça...
Ukrayna üzerinden uyguladığı strateji içinden çıkılmaz bir hâl alıyor.
İşte Filistinlilerin attığı düğüm bu...
Ne diyorduk...
Filistin bir dünya olayıdır.