Bu sözü çok tekrarlıyoruz...
Neden?
Filistin topraklarında yaşanan her olay bütün dünyayı ilgilendirir!
Aslında küreselleşme teorilerine göre, dünyanın birçok yerindeki olay bütün ulusları ilgilendirir.
Ama hiçbir olay, Filistin kadar etkilemiyor.
Yaşadığımız son olaylar bunu bir kere daha gösterdi.
7 Ekim'de Hamas füzeleriyle başlayan olaylar silsilesini şöyle bir düşünün...
Neredeyse bütün devletler teyakkuza geçti.
Amerika başta olmak üzere birçok batılı ülke, ateşe benzin taşırcasına İsrail'i destekleyen açıklamalar yaptılar üst üste.
İran'ın İsrail'i tehdit(!) açıklamaları bu açıklamalara eklenirken...
ABD en büyük uçak gemisini Doğu Akdeniz'e gönderdi.
Onu İngiltere takip etti.
Propaganda sisteminin perdesi altında tarihin en büyük soykırımlarından biri yaşanıyor.
Batılı liderler destek olmak için bir bir İsrail'e koşarken...
360 km²'lik bir alana sıkışmış 2 buçuk milyonun üzerine bomba yağıyor.
1756'sı çocuk, 967'si kadın, toplamda 4 bin 385 Filistinli sivili katletti İsrail.
Özellikle hastane bombalama olayı şok ve dehşet operasyonuydu.
Bütün insanlığa karşı korkunç bir mesajdı.
Böylesi bir anaforda...
Filistin'de can pazarı yaşanırken...
İki yüzlü açıklamalar da peş peşe gelmeye başladı...
Özellikle hastane bombalama olayından sonra, tepkileri yumuşatmak için "insani kriz" tabiri devreye sokuldu.
Gerçekten de tam bir iki yüzlülük bu.
İrlandalı Avrupa Parlamentosu üyesi Clare Daly, "bu insani kriz değil, insanlığa karşı işlenen bir suç" diyerek ikiyüzlülüğe isyan ederken, milyonların vicdanının hissiyatını dile getirdi.
Aynı açıklamada Daly, Avrupa Birliği'nin de Filistin konusunda boğazına kadar suça battığının altını da çizdi.
Bütün propaganda mekanizmasına rağmen insanlar daha güçlü tepkiler vermeye başladı.
Batılı devletler ne derse desinler...
Sokaklar Filistin'de İsrail'in soykırımına karşı seslerini daha da yükseltiyorlar.
Bu büyük değişimlerin habercisi bize göre.
Evet... Filistin'de yaşananlar büyük sonuçlar doğuracak...
Tıpkı tarihte olduğu gibi...
Tarihi birçok kere küçücük bir toprak parçasında yaşananlar değiştirdi.
Daha doğrusu, krizdeki sistemin bütün enerjisi küçük bir alanda yoğunlaşır ve patlama orada gerçekleşir...
Geleneksel güç anlayışına göre analiz yapanların bu gerçeği görme şansları yok.
Daha açık bir ifadeyle konuşalım mı?
Sistemin egemenleri tarafından oluşturulan kavramlar ve akıl yürütme sistematiği, yani ezberler bizzat körlüğün sebebi olabilir.
Jeopolitik denklemler değişiyor.
Yavaş yavaş yeni güçler ortaya çıkıyor.
Fakat bu güçlerin yükselişini tam olarak görebilmek için elimizdeki kavram setini en azından yeniden tanımlamaya ve ezberleri aşmaya ihtiyacımız var.
Sistemin kendi içinde bir çatışma yaşandığını hepimiz biliyoruz.
Filistin bu çatışmayı daha da hızlandıracak!
Amerika düzleminde ele alalım söz gelimi konuyu...
ABD'de son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler ideolojik düzlemde seyrediyor.
Zaten, kriz dönemlerinde ideolojik tartışmalar baş gösterir.
Aslında finans kapitalin dönüşümüyle de alakalı bu durum.
Geleneksel güç denklemi dediğim bu.
Bugün finansın verimliliği ve büyüme sorununu aşmak için ABD'nin oluşturduğu maliyet ciddi anlamda tartışılıyor.
ABD'nin borçlarının dünya ekonomisine doğurduğu maliyetler de diğer bir tartışma konusu.
Dolayısıyla finansal elitlerin bir kısmı, Amerika'nın maliyetini artık yüklenmek istemiyorlar.
Amerika'nın gemisine bakıp topluma korku üfürenlerin göremediği gerçek de bu.
Hiçbiri kalkıp da Amerika'nın yangına niye benzin döktüğünü sormuyor, soramıyor.
İsrail kapanına neden düştüğünü, neden bir devlet gibi değil de örgüt refleksiyle hareket ettiğini bir türlü idrak edemiyorlar.
Edemezler, çünkü ezberler değişime karşı kör eder