MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın seçimlerde aday olacağı uzun zamandır konuşuluyordu ve bendeniz buna hiç ihtimal vermiyordum ama 7 Haziran'da ters köşe oldum!
Elbette sayın Fidan da her Türk vatandaşı gibi aday olabilir. Ama ben kendisinin, "Ehemmi mühimme tercih etmek" prensibine göre hareket edeceğini ve bu kritik dönemde, o kritik noktayı bırakmayacağını düşünüyordum. Elbette kurumlar kişilerle kaim değildir, kurumsallık esastır ama "Dere geçerken at değiştirilmez" diye de bir söz vardır...
Türkiye, yeni tanıştığı bu içten darbe ile kıyasıya mücadele ediyor. Vücudu sinsice saran bir kanser gibi devletin bütün kademelerinde örgütlenen bu paralel yapı ile mücadelede en kritik nokta güvenilir kadro ve sağlam istihbarattır. Elbette devletin tek güvenilir bürokratı Hakan Fidan değil ama her güvenilir bürokrat da Hakan Fidan değil...
PARALEL ÖFKENİN ASIL SEBEBİ
Bu ayrıntıyı bir dış destek ile açıklamaya çalışalım.
Yıldıray Oğur, Türkiye Gazetesi'nde yayınlanan 8 Şubat tarihli yazısında, paralel medyanın ilk zamanlar sahip çıktığı Hakan Fidan'a sonra neden bu kadar cephe aldığını ve İsrail ile birlik olup bitirmeye çalıştığını ayrıntılı şekilde izah ediyor. Can alıcı cümle şu:
Fidan’ı, cemaat için esas tehlikeli yapan Başbakan Erdoğan’ın güvendiği alternatif bir istihbarat ve bilgi kaynağına dönüşmesiydi.. Böylece cemaatin elindeki Emniyet İstihbarat, Başbakan’ın tek istihbarat kaynağı olma tekelini kaybetmişti. Hatta Başbakan onlardan gelen bilgileri MİT’le check etmeye başlamıştı.
Bu açıdan bakılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "sır küpü" olarak tarif ettiği Hakan Fidan'ın bu aşamada MİT'ten ayrılmasını doğru bulmaması oldukça anlaşılabilir hatta hak verilir bir değerlendirmedir.
DİĞER KÖŞEYE YATANLAR
Sayın Fidan'ın aday olacağı tartışmalarının erkenden dolaşıma sokulmasının bir amacı vardı. Erdoğan'ın, Hakan Fidan'ı başbakanlığa hazırladığını her yere yayarak, bir türlü beceremedikleri ama çok istedikleri Erdoğan-Davutoğlu gerginliğinin tohumlarını ekiyorlardı. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Amerika seyahati öncesi bu konuda yaptığı açıklamayla hem bu art niyetlileri ters köşeye yatırdı. Ayrıca Kılıçdaroğlu ve benzerlerinin de sayın Davutoğlu'na, daha ilk günden itibaren "kukla" olmak gibi son derece absürt sataşmalarıyla ne kadar ucuz muhalefet yaptıklarını ortaya koyuyordu. Ülke için çok sevinilecek bir durum değil ama AK Parti'liler rahat olsun; bu sığlıktan iktidar alternatifi filan çıkmaz.
Birçok aklı evvel de o açıklamaları "danışıklı dövüş" olarak yorumladı. Medyamızın önde gelen bu kelli felli isimleri, en az 20 yıldır yakinen takip ettikleri Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset tarzını anlamayı bir kenara bırakın kendisini bile hiç ama hiç tanımamışlar. "Bir köy kahvesine gidip, 'Erdoğan şöyle bir siyasi proje içinde baş aktör olarak yer alır mı?' diye sorsalardı doğru cevabı alırlardı" diyecektim ama Türk halkıyla diyalog kurabilselerdi böyle gülünç durumlara düşmezlerdi zaten.
FİDANLAR, FİDAN KALMAZ...
Bütün bunlara rağmen sayın Fidan gerçekten yorulduğu için böyle bir tercihte bulunmuşsa ve artık hayatını kendi halinde bir vekil olarak devam ettirecekse gerçekten çok yazık olur. Ben, yeni hükümet döneminde yapılacak bir düzenleme ile sayın Fidan'ın hem çözüm sürecinin bundan sonraki önemli aşamasında da aktif rol almaya devam edebileceğini hem de MİT'i; daha geniş yetkilerle yönetebileceğini düşünüyorum. Bu, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hakan Fidan'a olan tepkisini bertaraf etmek için de ideal bir yöntem olabilir.