Büyük merhamet medeniyetinin son bakiyesi ülkemizde, medeniyetimize dair ne varsa hemen hepsi titizlikle yok edilme harekâtına tabi tutuldu… İnsanlarımız binlerce yıllık kültür ve inanç birikimini öğrenip uygulayabilmesi ve yeni nesillere aktarması kanunen ve fiilen yasaklandı. Ama bu kutlu inanç ve aktarımı gem vurulur engellenir bir şey değildi…
Merdiven altlarında, kenar köşe mahallerde, köylerde ahırlarda medeniyetin fikri ve ilmi yetim kalmış çocukları gizleyip, saklayarak kaçırabildikleri yırtık pırtık, elde kalan kitapları toplanıp okudular, yeni yetişenlere aktarıp yaşamasını sağladılar...
Guruplar oluşturdular, değerli üstatlar önderliğinde birleşen insanlar cemaatler oluşturdular… Her bir cemaat kendi meşrebine uygun bir usul dairesinde müşterek inanç ve kültürümüzü yaşatmaya çalıştı..!
Samimi duygularla sevgi, hürmet ve merhamet çerçevesinde dayanışmalar sergilendi..! Beşeri ve imani alanlarda öğrenciler yetiştirdiler, burslar verdiler..!
Bazıları doğrudan zulmün merkez üssünü hedef aldı, açıktan meşru ve resmi bir şekilde işbirlikçi zalimlerle siyasi ve sosyal alanda yıpratıcı ve çok çetin mücadeleler etti..!
Ve başarıldı, medeniyet topraklarının işgaliyle başlayan ve işbirlikçi yönetimlerle yüz yıldır sürdürülen devlet millet kavgasına son verildi..!
El öptüren devlet adamları yerine vatandaşın elini öpüp ona hizmet etmeyi maksat edinmiş idareciler hem içerde hem dışarda ülkesine irtifa kazandırıp vatandaşlarının göğsünü kabarttı..!
Medeniyet çocuklarının durdurulamayan bu hızlı inkişafı doğal olarak müstevli kafayı çok rahatsız etti..!
Ve istilacı güçlerin uzun yıllardan beri, ya korkutucu, ya da umdurucu tekliflerle bir şekilde etkileyip avuçlarında tuttukları ezberci kitap yüklü cahil hamallar marifetiyle imana ve kültüre aç insanlarımız furuat’larla meşgul edilip durdular..!
Kurdukları çarpık ehemmiyet dengesi ile insanların enerjilerini ve zar zor bir ömür boyu çalışarak elde ettikleri maddi kaynaklarını aldatma yoluyla toplayarak muhkem nifak tepeleri oluşturdular. O fitne tepelerinde Alamut kalesi gibi korunaklı zannettikleri kendilerine göre dünyalar kurdular..!
Devlet gücünü kontrol edebilecek pozisyonlara yetiştirdikleri “haşhaşi” meşrebe rahat uyum sağlayanları yerleştirip, siyasi hiçbir sorumluluk almadan siyaseti idare etmeye başladılar..!
Ülkeyi işgal yıllarından beri bir şekilde idare eden uluslararası güçlerin perde arkası destekleriyle oluşan gösterişli yapı, yani Paralel yapı, yani Fetullah Gülen’in başında olduğu örgüt farklı bir cazibe oluşturdu..!
“Cemaate” mensup olmak önemli bir ayrıcalık mış gibi kabul görmeye başlamıştı. Masonik yapılanmalarda olduğu gibi “cemaatin” belli bir düzeyde üyesi olmanın kazandırdığı ticari ve ictimai fayda önemli bir maddi bağ oluşturdu..! Akademik veya bürokratik alanlarda sağlanan hızlı yükselişler “cemaat” üst aklının taleplerini yerine getirmede önemli bir “diyet” borcu gibi tahsil edildi..!
Sıradan bir “cemaat” mensubunun, pasaport, ehliyet, nüfus, sağlık, vs. gibi işlemleri gibi ve benzer bazı basit taleplerinin, bürokrasiye yerleştirilen elemanlar vasıtasıyla, diğer vatandaşlardan daha öncelikli bir şekilde karşılanması bile “cemaat”den olmak için önemli bir şey di..!
Hem zekât, fitre, sadaka ve bursunu vermek gibi İslami sorumluluklarını yerine getirip tatmin oluyorsun. Hem sohbetlere katılarak manevi bilgi ihtiyacını karşılıyorsun..! Hem ticaretine, hem iş bulmana, hem de sosyal alanda çevre edinmene önemli bir fayda sağlıyorsun..! Daha ne isteyeceksin..!
Farklı oluyor, özellikli oluyordu “cemaat” mensubu...! Bu özellik gizli bir kibri doğuruyordu.! Son zamanlarda “cemaat” mensubu arkadaşlarda gittikçe artan bu gizli kibri müşahede etmek hiç de zor değildi..!
Farklı bir cemaate, guruba ve insana yaklaşımlarındaki küçük görücü, kendi usullerinin isetakip edilmesi gereken tek doğru yol muş gibi bakış açıları gizlenemez bir hal almıştı..!
Bir elin parmaklarını geçmeyecek kişinin bulunduğu özel ortamlarda birkaç defa karşılaştığım Fetullah Gülen’in şahsında bizzat müşahede ettiğim, saklayamadığı o riya vekibir “cemaat” bir çok mensuplarına da sirayet etmişti..!
İşte o kibir ve riya insanı benliğinden koparır..! Sonunda birlik halinde olmanın zorunlu olduğu kardeşleri küçük görürsün, onlara karşı kumpasçı, tuzakçı olursun..!
İnsanlık ve İslam düşmanlarına karşı hoşgörülü, sevimli ve şirin olursan dostuna düşman, düşmanına da dost olursun..! Yurdundan, milletinden, kültüründen ve değerlerinden kopar gözden düşersin…
Ve düştüğün çukur ihanetin alçaklığından başka bir yer olamaz..!
Çok şükür ki, medeniyet ve milletimizin istikbal ve istiklaline musallat olan bu bela daha da büyümeden deşifre oldu..!