Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelede tuhaf gelişmeler var. Birincisi, CHP Genel Başkanındaki değişiklik. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbesinde asli fail FETÖ’yü ikinci plana atarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarını hedefe koyan bir duruş sergilemeye başladı. 15 Temmuz’un “silahlı kuvvetler imamı” Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğu söylentisini çıkardı, hükümetin Öksüz’ü koruduğunu söyledi ve F. Gülen’in “senaryo” algısı operasyonuna en büyük desteği verdi. Bu değişikliğin, kendisine Artvin’de düzenlenen PKK suikastının ve ABD Büyükelçisi ile yaptığı görüşmenin sonrasında olması dikkatleri çekti.
İkincisi, 15 Temmuz sonrasında “Yenikapı ruhu” diye sahiplendiğimiz birlik, beraberlik atmosferi, kripto FETÖ’cü medya elemanlarının sinsi çabaları ile dağıtılmaya başlandı. “Hep birlikte Türkiye’yiz” sevdası, FETÖ’yü çok rahatsız etti. Hele AK Parti, CHP ve MHP liderlerinin bir araya gelişi Pensilvanya’yı çıldırttı.
Kılıçdaroğlu Yenikapı ruhunu neden terk ediyor? Belli ki CHP Genel Başkanı parti içinden ve dışından uyarılmış. Kendisine, “Bu beraberlik görüntüleri, sizin Yenikapı’da hazır bulunmanız, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin işine yarıyor” denilmiş.
Üçüncü tuhaf gelişme, FETÖ’nün Erdoğan’ı yalnızlaştırma hamlesindeki şeytani yollardır. Sayın Cumhurbaşkanına en büyük desteği veren insanlar zan altına alınmaya, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. 15 Temmuz ihaneti, millette şiddetli bir anti FETÖ tepkisi doğurdu. F. Gülen kripto elemanlarını devreye soktu. Medyadan, siyaset cephesinden yeni kafa karıştırıcı dedikodu ve iftiralar gündeme getirildi. “Falan belediye başkanları görevden alınacak”, “FETÖ ile mücadele FETÖ’cü milletvekillerine emanet...”, “İşte F. Gülen’i ziyaret eden AK Parti milletvekilleri, hepsi orada...” lafları, bir süredir dolaşımda.
Erdoğan’ı yalnızlaştırma ve AK Parti’nin içini karıştırma; FETÖ ile mücadeleyi tıkama, sulandırma, mecrasından saptırma ve akamete uğratma stratejisinin en önemli cephesidir.
Dördüncü tuhaf gelişme, yine FETÖ’nün bir tezgâhı olan laik kesimin tahrik edilmesidir. FETÖ’nün, üzerindeki odaklanmayı dağıtıp, dikkatleri “AK Parti 15 Temmuz’dan istifade ile imam hatip nesli yetiştirmeye çalışıyor, bütün muhalefeti FETÖ bahanesi ile tasfiye etmek istiyor” kışkırtması var.
Sizin de dikkatinizi çekiyordur, klinik vaka bir psikopatın belediye otobüsünde şortlu hemşireye saldırması, aynen 28 Şubat’taki gibi algı operasyonlarına malzeme yapıldı. Yine, “28 Şubat hortladı” dedirtecek şekilde CHP milletvekillerinin öncülüğünde Anıtkabir’deki çocuk parkının sökülmesi, 28 Şubat medyasında günlerce manşet yapıldı. Görüyoruz ki, Erdoğan nefreti, laik kesimin önemli bir bölümünde pimi çekilmiş el bombası gibi her an patlamaya hazır bekliyor.
Beşincisi, Pensilvanya talimatıyla FETÖ ile mücadeleyi ters yüz etme hamlesidir. Çok sayıda insanın tutuklanması, gözaltılar, meslekten ihraçlar evet, ciddi bir mağduriyet algısı meydana getirdi. Bu konuda vicdan sahibi herkes uyarıda bulundu. Başbakan Yıldırım, “intikam değil, adalet peşindeyiz”, Cumhurbaşkanı Erdoğan “at izi ile it izi karışmasın” çıkışlarını boşuna yapmadılar. Sonunda hükümet mağduriyetlerle ilgili illerde müracaat merkezleri kurdu. İsimsiz ihbarların suç olduğu, dikkate alınmayacağı yönünde kararlar alındı. Ama şunu gördük; CHP lideri Kılıçdaroğlu, bu konuyu siyasi bir ranta dönüştürmek için adeta çırpınıyor.
FETÖ ile mücadele kritik bir kavşağa geldi. Tuhaf gelişmelerin, Batı medyasının köpürtmesi ile Üst Akıl takviyeli olduğunu da unutmamalıyız...