FETÖ'nün reisi, CIA'nin adamı "Fetullah Gülen Edirne'de kaldığı iki dönemde de Amerikan Kültür Merkezi'nden neredeyse hiç çıkmazdı. Beyni ABD propagandasıyla resmen yıkanmıştı." (Latif Erdoğan/ Şeytan'ın Gülen Yüzü sayfa 160.) Zaten Komünizmle Mücadele Derneğini kurmaya kalkışmasının altında da ABD'ye neredeyse kayıtsız şartsız teslimiyeti yatıyordu.
Erdoğan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerine Refah Partisi'nin adayı olarak girdi. FETÖ o dönemde ANAP'ı destekliyordu. ANAP'ın adayı İlhan Kesici, Demirel ailesinin damadı olduğundan Gülen, Cemaat'e emir vererek desteklenmesini buyurmuştu.
Bilindiği gibi Tayyip Bey okuduğu bir şiir yüzünden hapse girince, Cemaat hiç bir biçimde bu mağduriyetini sahiplenmedi. Üstelik ona bu haksızlığı yapanlara destek çıktı. Hapishaneye girdiğinde Gülen, Tayyip Beye siyasi yaşamı sona ermiş biri gözüyle bakıyordu.
AK Parti'nin ilk kuruluş aşamasından ilk genel seçimlere gireceği döneme kadar FETÖ bu oluşumun karşısındaydı. Gerekçesiyse, askerin bu oluşuma asla izin vermeyeceğine olan inancıydı.
Seçimlere günler kalıncaya kadar AK Parti karşıtlığı sürdü Gülen'in. En sinirlendiği şeylerin başında Tayyip Bey'in onun elini öpmemesi geliyordu. Sonra bir gün ne olduysa oldu ve Gülen yakınlarını arayarak, "adamlar gümbür gümbür geliyorlar; hemen koşun birlikte görünün!" emrini verdi.
Bu emrin altında ne yattığını, bu fikir değişikliğinin nedenini kimse bilmiyor. Gülen'de en yakınlarına bile açıklamadı. Kimileri çıkıp CIA böyle emretti dedi, kimi ABD'yle İsrail'in ortak kararıdır buyurdu, ama bunlar hep işkembeden sallanan laflardı. Somut hiç bir veriye dayanmıyordu.
Yerel seçimlerde Cemaat var gücüyle AK Partili adayları destekledi. Ancak ne zaman Tayyip Bey, İsrail'e "One Minute!" dedi ve karşı tavır sergiledi Gülen ve Cemaat Tayyip beye savaş ilan etti. Bu bağlamda herkesle şer ittifakı kurdu.
Özetlersek ister Cemaat deyin ister FETÖ, Ak Partiyle kurduğu ilişki tümüyle taktiksel, çıkara dayalı ve üst aklın emirleri doğrultusunda geliştirmişti. Gülen kapalı kapılar ardında Tayyip Bey'e kin ve nefret söylemlerini sürdürdü. Hele de Tayyip Bey, Gülen'in bazı isteklerini geri çevirince, onun istediği kişileri devletin kilit noktalarına yerleştirmeyi reddince, resmen kudurmuştu. Herkesi arayıp ağıza alınmayacak sözler söyledi. Ondan sonra da 15 Temmuz darbe girişimine uzanan yolda yürümeye başladı...