CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu her geçen gün sadece hukuk ve ahlak sınırlarını değil kendini de aşıyor. CHP’ye siyaseten verilebilecek en büyük zararı başında bulunan zat olarak kendisi veriyor.
Dün yine bir Meclis Grup Toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye inanan CHP’lilere utanç ve yılgınlıktan kriz geçirtecek türden skandal sözlere imza atmayı başardı.
Yazılmış, okunmuş, üzerinden geçilmiş, onaylanarak kendisine sunulmuş konuşma metnine dayanarak şu sözleri sarf etti Kılıçdaroğlu:
“Askeriyedeki FETÖ’cüleri temizledik diyorlar, Milli Eğitim’dekileri, yargıdaki FETÖ’cüleri temizledik diyorlar. Peki neden siyasi ayağı yok. Buradan ilk kez söylüyorum, FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı, Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zattır. Versin mahkemeye ispat edeceğim. Sen Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat, sen gayri millisin. İşgalcisin işgalci.”
Cumhurbaşkanı’na “FETÖ’cü”, “siyasi ayak”, “bir numara”, “işgalci”, “gayri milli” diyor CHP’nin başına bir FETÖ projesi olarak geldiği şüphelerini gideremeyen zat. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına hakaret ve iftira ediyor.
Ama hakaret ve iftira ettiği, sadece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan değil. 2014 seçimlerinde Erdoğan’a oy veren 21 milyon 871 kişi aynı zamanda. Anayasal şart gereği en fazla oyu aldığından ve TBMM’de yemin ederek göreve başladığından beridir kendisine Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla görev yapmak üzere tüm yetki ve sorumlulukları devreden devlet ve elbette o devletin tüm vatandaşları.
Kılıçdaroğlu açıkça millete, anayasal düzene ve devlete sözlü saldırıda bulunuyor.
Bunun hukuki bir yaptırımı olacaktır herhalde, olmalıdır. Bir siyasi parti başkanının yenemediği, bilakis karşısında her seçimde ağır yenilgiyle birlikte duygusal yıkıma da uğradığı rakibine “sinirden saydırması” olayı değil çünkü bu.
Önceki iddialarının hiç birini ispatlayamadığı, sadece itham-iftirada bulunmak üzere konuşturulduğu da anlaşıldığı için bu iş -ister istemez- kuşkulu bir boyuta taşınıyor.
“İşgalci” lafzı da hiç öyle tesadüfen seçilmiş gibi görünmüyor.
PKK-YPG’nin, FETÖ’nün, Türkiye’yi terör örgütleriyle kuşatarak boğmak isteyen ABD’nin özellikle Afrin zaferinden sonra yanlış algı oluşturmak için kullandığı bir itham “işgalci”.
Türkiye gündemine ise geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi’ndeki saldırganlar vesilesiyle girdi. Şehitler için lokum dağıtan öğrencilere saldıran öğrenciler “İşgalci TC”, “TC Afrin’de katliam yapıyor”, “Afrin’e giren TC’yi çıkartmayı biliriz” şeklindeki PKK sloganlarını bir devlet üniversitesi olan Boğaziçi’nde tekrarlamışlardı. Yaşıtları olan gencecik askerlerin Türkiye’nin bekası ve halkın güvenliği için yaptığı büyük fedakarlığı ve kahramanlığı görüp şehitlere rahmet, savaşanlara şükran sunmak yerine provakatif bir şımarıklığa girişmişlerdi.
Toplum kınadı, Allah akıl fikir versin diyen de oldu, Allah sizi teröristlerle haşr etsin diyen de. Savcılar ise adaletin yerini bulması için soruşturma başlattılar.
Ama işte buyurun, artık beklendiği üzere, onlara yine Kemal Kılıçdaroğu sahip çıktı. “Üniversitelerde her fikir konuşulabilir” diyerek. Terör övgüsünü fikir mertebesine yükselterek ve daha da kötüsü, PKK’ya destek amacıyla sergilenen şiddeti perdeleyerek.
Öte yandan Afrin başarısına sahip çıkıyor, güya. Başarının bir parçası değilken ve hasmı iken, üstelik. Hal bu ki haftalardır “Afrin’e girme” diyorlardı Türkiye’ye; ABD-PKK paralelinde.
Halihazırda, 2019 seçimleri için hiçbir hazırlığı olmayan, rakibine hakaret ve iftira etmek dışında meşguliyeti bulunmayan bir parti görünümünde CHP. Ne kurulmuş bir ittifakı var, ne belirlenmiş adayı, ne projesi, ne argümanı.
İktidar partisine yönelttiği siyasi tezleri çöktü. Eleştirileri karşılık bulmadı. Öngörüleri tutmadı.
Çünkü hakikatin doğrusunu da, milletin duygusunu da itina ile ıskalıyor Kılıçdaroğlu.
Dikkat edin, beceriksizlik değil bu. Deniz Baykal’ı alaşağı edip Kılıçdaroğlu’nu başkan yapan odağın CHP’yi nasıl adım adım imha ettiğine şahit oluyoruz aslında.