Hangi yazısını ayık kafayla yazdığını bilemediğimiz bir zavallı, FETÖ’nün siyasi ayağını “özlemle” bekliyor.
FETÖ, sadece askeri bir yapılanma değildir ki...
Din alanı üzerinden ortaya çıkmasına, “cemaat” ve “hizmet” isimleriyle anılmasına rağmen, doğrudan “siyasi faaliyeti” temellük etmiş amorf bir yapılanmadır. Yani, FETÖ’nün siyasi ayağı, yine kendisidir; dernekleriyle, vakıflarıyla, TBMM’ye yolladığı milletvekilleriyle, görüntülü ve yazılı medya kuruluşlarıyla “eğitim” kılıfı altındaki uluslararası faaliyetleriyle, yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarıyla, “kumpas” çeteleriyle, “himmet” organizasyonlarıyla...
Fetullah Gülen, sık sık, “siyaseti elinin tersiyle ittiğini”, hâşâ Cebrail’in kuracağı partiye bile müsamahayla bakmayacağını söyler ama yaptığı iş (aldığı tavır) bütünüyle siyasidir. Bu cümleden olarak, FETÖ, aynı zamanda siyasi bir yapılanmadır.
Hayır, bu kadar kişiden ByLock çıkmış, siyasetçilerde neden çıkmamış.
Sarhoş kafanın sabuklamalarını ciddiye alırsanız, “180 milletvekilinde ByLock var. Listeyi gördüm” diyen ama nedense o listeyi bir türlü açıklamayan Kemal Kılıçdaroğlu’nu da ciddiye almanız gerekecek.
Çıktı...
Bazı siyasilerde de ByLock çıktı.
Kimi partilerin il ve ilçe örgütü yöneticilerinden...
Kimi namlı genel başkan danışmanlarından...
Kimi eski milletvekillerinden...
Kimi “solcu” gazetecilerden...
Bunlardan bazıları tutukludur, bazıları firaridir.
İsimleri ve “görevleri” merak ediliyorsa, internette kısa bir tarama yapılır, gerekli bilgilere ulaşılır.
Hangi yazısını ayık kafayla yazdığını bilemediğimiz külyutmaz arkadaş, “aranan şahıslar”ın AK Parti üst yönetiminden çıkmasını arzu ediyor. Sonra da, “Çok şey biliyormuş da, açıklamıyormuş” havalarına girerek, “Sıra geldi FETÖ’nün siyasi ayağına” şeklinde güya ironik ve “zekice” olduğunu zannettiği göndermeler yapıyor. Herhalde aklımızı karıştırdığını düşünüyor.
Deseler ki, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ByLock çıktı...” İtirazsız kabul edecek.
Hatta mutlu olacak.
FETÖ, aynı zamanda siyasi bir yapılanmadır ama 17/25 Aralık sürecine kadar, nispeten tolere edilebilir bir alanda (eğitim ve hizmet alanında) kaldı, kalmaya özen gösterdi ya da böyle olduğuna inandırdı.
Milat, 17/25 Aralık’tır.
Bu tarihten sonra örgüt afişe oldu.
Daha doğrusu, “yolsuzluk” susturuculu darbe girişimiyle devlet hiyerarşisine bağlı kalmayacağını, farklı ve “paralel” bir hiyerarşinin güdümünde hareket edeceğini deklare etmiş oldu ve MGK’nın kırmızı kitabına girdi.
Hangi yazısını ayık kafayla yazdığını bilemediğimiz arkadaş bu tarihten sonra, yani örgüt deşifre olduktan sonra kimlerin bu yapıyla temas kurduğuna, kimlerin bu yapıyı savunduğuna baksın.
Gördükleri onu mutlu eder mi, bilmem.
FETÖ’nün siyasi ayağı, işte o “gördükleri”dir.
Kimler (hangi siyasiler) FETÖ’yle dayanışmaya girmiş? Kimler, illegal dinleme kayıtları üzerine siyaset bina etmiş? FETÖ tapeleri için gazete kuran şahıs bugün hangi partide görev yapıyor? “Son saliselere” kadar FETÖ’nün yayın organlarında görülen ve yüksek telifle programlar yapan gazeteciler kimler? Ekrem Dumanlı’nın basın toplantılarında hangi solcu milletvekilleri eşlik etmiş ve bunu alışkanlık (hatta “görev”) haline getirmiş? “Kontrollü darbe” iddiasının orijini nedir ve bugün kimler tarafından seslendirilmektedir?
Daha da önemli soru şu:
Kemal Kılıçdaroğlukim?
Evet, Kemal Kılıçdaroğlu kim ve nasıl (hangi tertiple) o makama getirildi? 17/25 Aralık girişiminden bir hafta önce Amerika’da kimlerle görüştü, onlardan hangi sözü aldı? Dahası, MİT TIR’larına ait görüntüler kendisine nasıl ulaştırıldı?
FETÖ’nün siyasi ayağını merak edenler, önce bu sorulara cevap arasın!