Bazı emekli amirallerin bildiri yayınlaması basit bir hadise değildir; küçümsenemez, sıradan görülemez, normal karşılanamaz, mazur görülemez.
Her bir vatandaşın ifade özgürlüğü bağlamında görüşünü açıklama, eleştiride bulunma, endişelerini dile getirme hakkı elbette vardır.
Emekli askerler de medya veya sivil toplum zeminlerinde görüşlerini açıklayabilirler ve açıklamaktadırlar.
Ancak "emekli askerlerin bildirisi" şeklinde bir çıkış münferit bir ifade özgürlüğü kullanım durumu olarak görülemez.
Hele bildirilerden, muhtıralardan, darbelerden çok çekmiş bir ülkede böyle bir hareket sıradan bir durum olarak algılanamaz.
Emekli askerlerin bildiri üzerinden uyarıda bulunması açık muhtıra anlamı taşır. Bu ise sivil siyasete ve demokrasiye yönelik ayar verme, racon kesme, parmak sallama halidir.
Demokratik siyasetin aktörleri olan muhalefet partilerinin böyle bir durumu eleştirmek yerine sahiplenmeleri ise kendi varlık zeminlerini inkâr anlamı taşır.
Konuyu 'sahte gündem oluşturma', 'vatansever tepki', 'ifade özgürlüğü' olarak nitelendirmek demokrasiye yönelik saldırıya çanak tutmaktır.
Türk siyasi tarihi şahittir ki, bu tür bildiriler darbelere zemin hazırlamak, iktidarları devirmek veya politikalarını kontrol altına almak, vesayet üretmek, darbe için belli kesimlere cesaret aşılamak, iktidara karşı muhalefet dalgası oluşturmak için moral kazandırmak gibi amaçlar taşımışlardır.
Tek başına bir bildiri belki darbe ve iktidarı devirme anlamı taşımasa da bir yol haritasının parçası olarak işlev görmektedir.
FETÖ darbesiyle sarsılan bir ülkede seçilmiş iktidara karşı bildiri yayınlamanın öncelikle FETÖ'ye bayram yaptıracağı açıktır.
FETÖ kumpaslarıyla mağduriyetler yaşamış kimi emekli askerlerin darbe iklimini çağrıştıracak ve sivil siyaseti gölgeleyecek bir eylemin içine girmesi doğrudan FETÖ'nün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir.
Vesayet rejimini hortlatma ve iktidarı devirme FETÖ için ölüm kalım meselesidir.
FETÖ'nün ve arkasındaki güçlerin oyununa gelmek hiçbir şekilde vatanseverlik olarak görülemez.
FETÖ küresel güçlerin piyonudur ve bu güçler vesayet rejimi üzerinden hain emellerini gerçekleştirmenin gayreti içinde olmuşlardır.
Küresel güçlerin hangi aktör üzerinden oyun kurguladığı, hangi ideolojik örgütleri ve çevreleri kullandığı neticeyi değiştirmez.
Hepsi ihanete çıkar, hepsi Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşır.
Akıllı insan aynı delikten iki defa sokulmaz ve ısırılmaz.
FETÖ'nün ve arkasındaki güçlerin kimi hedefe koydukları da kimi kullandıkları da oynadıkları kirli oyunun Türkiye düşmanlığı anlamına geldiği gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Sonuçta hedefe konulan Türkiye'nin milli menfaatleri ve ulusal egemenliğidir, demokratik siyaset ve anayasal düzendir.
Kumpas mağduru olduğunu söyleyenlerin FETÖ'nün yeni oyunlarına gelmemesi gerekir.