İstanbul FETÖ Darbesi ana davasının duruşması pazartesi Silivri'de başladı. Terörist başı Fetullah Gülen dahil 9'u firari 24 sanıklı davada yargılananların tamamı darbenin İstanbul ayağını planlayan ve uygulamaya koyanlar. Anayasal düzeni yıkmakla başlayan bir sebep suçları var. 15 Temmuz gecesi can veren İstanbul'daki 89 şehidimizin katili onlar.
Perşembe günü Silivri'deki duruşma salonunda sözde terör saldırısı gerekçesiyle emrindeki birlikleri İBB, Valilik, Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı gibi İstanbul'un kritik noktalarına çıkartan, askeri lise öğrencilerine dahi silah dağıtan Sait Cebeci'nin savunmasını izledim.
15 Temmuz'da Türkiye nasıl büyük bir tehlike atlattı, bir FETÖ mensubu ne kadar alçalabilir, FETÖ'cülük ne kadar aşağılık bir haldir; yakından görmek istiyorsanız mutlaka bu davaları izlemelisiniz. Evet, insanın siniri fazlasıyla bozuluyor, duygularınıza hakim olmakta zorlanıyorsunuz, bir insanın nasıl bu kadar alçalabildiğini görünce insanlığınızdan dahi utanıyorsunuz ama bu tarihi şahitlik cidden çok önemli.
Duruşma salonunda sıklıkla tansiyonun yükselmesine, özellikle şehit yakınlarının isyan etmesine sebep olan da zaten FETÖ darbe sanıklarının savunmaları sırasında sergiledikleri tavırlar ve sanık avukatlarının şehit yakınlarını hafife alan istek ve beyanları.
***
Sanıklar savunmalarını pek çok yönüyle ortaklaşan bir metinden yapıyorlar. Darbenin sevk ve idaresine aktif katılan, darbe için kurulan whatsap grubunda bulunan, doğrudan halka ateş açılması emrini veren, 13 Temmuz günü yapılan darbe toplantısına katılan isimler bunlar.
Tutuklandıktan sonraki ifadelerinde suçlarını itiraf etmelerine daha sonra hakime verdikleri ifadelerde de bunu teyit etmelerine rağmen mahkemede inkar ediyorlar. "O ifadeleri işkence altında verdim" diyorlar. Buradan AİHM'ye bir yol bulacaklarını zannediyorlar.
Yine savunmalarda dikkat çeken bir diğer husus o gece yüzlerce askerle İstanbul sokaklarında ve kritik binalarda bulunmalarının sebebinin darbe değil KOKTOD (Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme) olduğunu söylemeleri. "10 ila 80 yaşında ellerinde Türk bayraklarla İBB'nin önüne toplanmış insanlar mı terörist?" diye sorunca verecek cevap bulamıyorlar ama.
Düşmana esir düştüğünde dahi soğukkanlılığını yitirmemek üzere eğitim almış bu alçaklar, "Darbe olduğunu anladığınız halde neden vazgeçmediniz ya da bir şeyler yapma gereği duymadınız?" sorusuna, "Hiç beklemediğim bir anda böyle bir şey öğrenince şoka girdim" diyebiliyor mesela.
***
Savunmalarında öne çıkan bir başka nokta ise CHP'nin sıkça dile getirdiği "kontrollü darbe" tezine gerekçe hazırlamaya dönük "Minareyi çalan kılıfını hazırlar" sözlerinde ifadesini bulan sanık avukatlarının sorularında saklı.
Artan terör olaylarının icbar etmesi üzerine Haziran 2016'da çıkartılan bir kanuna lafı getiriyorlar. Daha öncesinde terör olaylarında müdahale valinin iznine bağlıyken bu kanun değişikliğiyle izin şartı kalkıyor. Bundan hareketle sanık avukatları, CHP'nin "kontrollü darbe" tezini mahkemede işlemeye çalışıyor, sanıkları kurtarmaya çalışmaktan çok darbe girişiminde hükümeti suç ortağı çıkarmaya dönük sorular yöneltiyor.
***
Suçları sabit, Silivri'den onlara çıkış yok, çok belli. Buna rağmen en büyük gayretleri FETÖ'nün darbe ile alakası olmadığı kanaati oluşturmak.
Müşteki avukatlarının soruları karşısında saçmalamaya başlayan Sait Cebeci FETÖ'cü olmadığını ispatlamak için "FETÖ'nün, Fetullah Gülen'in Allah belasını versin" diyor.
FETÖ'cülük böyle iğrenç bir şey işte, önce şeref ve haysiyetini alıyor insanın. Sonra yapamayacağınız şey yok zaten. Her şeye ruhsat var, en kolay ruhsat ise yalan söylemeye.
Yargılama hukuk devletinin gereği ancak yalancılığın FETÖ'cülüğün şartı olduğunu bilerek bunları dinlemek gerek.