FETÖ ile mücadelede ne aşamadayız? Cevaplarken genellikle adli süreçle ilgili verilerden yola çıkıyoruz. Devletin sacayağı kurumlarındaki FETÖ temizliğine, FETÖ davalarının sonuçlarına bakıyoruz. Konumuz bu değil ama yeri gelmişken söylemek isterim; hasetlik ya da intikam duygularıyla muhataplarını FETÖ ile ilişkilendirerek işten attırmaya çalışanlar olabiliyor. Bunu, gönlü FETÖ'de olan kişiler yapıyor genellikle fakat hasetlikle böyle davrananlar da var. Bu tür olaylara fırsat vermemek de FETÖ'yle mücadelenin önemli bir ayağını oluşturuyor. Aksi takdirde, insanlar mağdur ediliyor algısı üzerinden FETÖ'nün ekmeğine yağ sürmek işten bile değil.
Bugün dikkat çekmek istediğim konu ise daha başka. FETÖ'nün millete karşı kumpaslarına başladığı dönemde "Kadınların örgütle ne işi olacak, onlar hayır hasenat yaptıklarını zannediyordur." diyerek örgütten ayrı tutmaya çalıştığımız, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın defalarca "Uymayın bunlara" diyerek çağrı yaptığı, ama sonrasında FETÖ'nün örgütlü faaliyetlerinin merkezinde rol aldıkları ve zaman içinde FETÖ'nün algı operasyonlarında başrolü oynadıkları anlaşılan ablaların bugün ne tür faaliyetler yaptıklarını anlatacağım.
FETÖ'yü güçlü kılan ve diğer terör örgütlerinden farklılaştıran özelliği kamufle olma kabiliyeti, malum. Bir kısmı 17-25 Aralık, bir kısmı ise 15 Temmuz darbe girişiminden sonra "Biz bunları böyle bilmiyorduk" diyerek o yapıyla ilişkisini kesti. Kolu komşudan biliyoruz; sohbetlerine giden, çocuk okutuyorlar diyerek zekatını-fitresini bunlara veren çok sayıda kadın, gerçek yüzlerinin cemaat değil terör örgütü olduğunu görünce bunlara sırtını döndü.
Fakat bir süredir suskunluğa gömülen, buna mukabil FETÖ ile bağını koparmayan belli bir kesim hala var. Adli süreci gerektirecek eylemleri olmamış ve zaman içinde Saadet Partili, İyi Partili hatta AK Partili gibi gözükerek, başka cemaatlerin içine saklanarak sosyalleşmeyi başarmış bir kadın profilinden bahsediyorum. Bunun erkek versiyonu da var şüphesiz. Bu kadınlar, ev sohbetlerinde, günlerde, taziyelerle, mevlitlerde "Ben de aslında AK Partiliyim" ya da "AK Partiliydim" diyerek söze başlıyor ve akıl almaz iddialarla bulundukları toplumu etkilemeye çalışıyor. Bir kaç örnek vereceğim; en inanılmazı Kastamonu'dan.
***
Kastamonu'da define, gömü hikayeleri meşhurdur. Taziye evlerinde bir takım kadınlar, "Ben aslında AK Partiliyim ama artık bu kadarı da olmaz, Bilal Erdoğan şuradaki gömüyü götürdü, Sümeyye Erdoğan şuradakini aldı..." diye söz başlıyor ve 17-25 Aralık'tan bu yana FETÖ ve onunla iş tutanların söyledikleri yalanları bu sefer çok daha sinsice bir yöntemle yeniden dolaşıma sokmaya çalışıyor. İnsanlar taziye evinin hürmetine, okunan Kuran-ı Kerim'e saygılarından sessiz kalıp susmasını beklediğinde bundan cesaret alıyor ve daha da abartılı iddialar ileri sürüyorlar.
Özellikle Cumhurbaşkanımızın ailesi üzerinden dolaşıma sokulan yalanlar bunlar. "Bilmem kim 50 bin lira maaş alıyor. Ne yapıyor da o maaşı alıyor? Biz soğan alamıyoruz." Bu da ev sohbetlerinde dolaşıma sokulan iftiralardan biri. Bunlar evvelden olduğu gibi sosyal medyadan ya da gazete manşetlerinden değil, ev toplantılarında, mevlitlerde, günlerde, taziyelerde konuşuluyor. FETÖ'nün abla timi seçim arefesi sıkı çalışıyor. AK Parti'nin en güçlü olduğu yere, mütedeyyin Anadolu kadınlarına musallat olmuşlar.
Örgütün yeni taktiği bu. Kulak verin, sorun, siz de göreceksiniz. Münferit örnekler değil bunlar.
Şeytanın aklına gelmeyen yalanları Kuran okunan ortamlarda söylemekten çekinmeyen ve hala pes etmeyen bir lanet örgüt işte bu FETÖ.