Önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti. 2 saatlik görüşmenin son yarım saati baş başa geçmiş.
Habertürk’teki köşesinde Muharrem Sarıkaya, “Kılıçdaroğlu’nun hangi sözü Davutoğlu'na kahkaha attırdı?” başlığı ile dün şunları yazdı:
“Davutoğlu bir ara FETÖ ile mücadeleden söz ederken beraberindeki arkadaşlarını göstermiş. ‘Bakın FETÖ ile kararlı bir şekilde mücadele edenler bizimle beraber, diğerleri orada kaldı’ dedikten sonra şöyle hayıflanmış: ‘Bir de bizi FETÖ’cü yaptılar…’
“Bu aşamada Davutoğlu dâhil, iki heyette bulunanlara kahkaha attıran Kılıçdaroğlu’nun şu cümlesi gelmiş: ‘Biz varken size düşmez…’
“Kılıçdaroğlu, kendilerinin de FETÖ ile suçlandığını anımsatmış…”
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi ihanetinin kahkahalara boğulması, en çok Pensilvanya’daki elebaşını sevindirmiştir. Belki de, “bana bile FETÖ’cü diyorlar” diyerek bir kahkaha da Fetullah Gülen patlatmıştır…
Kılıçdaroğlu’nun “tiyatro” ve “kontrollü darbe” yaftalarından sonra bu olanları yadırgamıyoruz.
Erdoğan düşmanlığının insanı bu kadar savurması bir ibret tablosudur.
Bu yakınlaşmanın ABD Başkan adaylarından Biden’ın sözlerinden sonra hızlanması da düşündürücüdür.
Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na “Biden’ın selamı var” dememiştir ama bu görüşmenin üzerine Biden’ın gölgesi çökmüştür.
Hatırlayalım; Biden bir ABD televizyonunda şöyle demişti:
"Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan'a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. (Muhalefetle) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları, Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle..."
Muhalefet partilerinin, CHP, HDP, SP, İP, Deva, Gelecek Partisi’nin bundan sonra daha sık bir araya geleceklerini söyleyebiliriz.
Demirtaş’ın, Akşener’e çat kapı kahvaltıya gelmek istemesi, bir işaret fişeğiydi.
Kılıçdaroğlu’nun ziyareti ile ilgili Davutoğlu, “Yeni dönemde otoriter rejimlerle, demokratik çizgilerin mücadele ettiği bir süreç yaşanırken, bizim şimdi yapmamız gereken sık sık ziyaretlerle, görüşmelerle bir siyasi çizgi takip etmektir. CHP, Türkiye’nin en eski partisidir.” diyor.
Kim diyor bunları? Daha birkaç ay önce kendisine CHP'nin sorulması üzerine, "Hayatım, CHP zihniyetiyle mücadele etmekle geçti" diye böbürlenen Davutoğlu…
Geçmişte Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu’nun birbirlerine neler dediğini kısaca hatırlatmamız gerekiyor. Başa kakmak için değil, bu siyasilerde böylesine keskin dönüşlerin tek sebebinin, Erdoğan düşmanlığı olduğunu göstermek için.
Kılıçdaroğlu’ndan Davutoğlu’na: “Küçük Enver’e açıklama yap diyorum, yapmıyor.” (8 Temmuz 2012)
“Davutoğlu'nun önce kişiliğini kanıtlaması lazım. ‘Benim Kılıçdaroğlu'nun aklına ve şeyine ihtiyacım yok demiştir…’ Akıl akıldan üstündür diye bir laf var.”
“Nasıl bir akademisyendir bu? Herhalde onu dinleyen pek çok ülke affedersiniz kıçıyla gülmüştür.” (Temmuz 2012’de Milliyet’e yaptığı ziyarette.)
“İçeride konuşulanları dışarıda anlatsam, Davutoğlu çok zor durumda kalır. Benim devlet terbiyem izin vermiyor.” (12 Ekim’deki Ankara’daki saldırısından sonra Davutoğlu ile yaptığı görüşme hakkında)
“Davutoğlu en çapsız Dışişleri Bakanıdır.” (2012’de NTV’nin canlı yayınında)
Davutoğlu’ndan Kılıçdaroğlu’na: Ben Kılıçdaroğlu’na adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum. Adam olmadığını göstermiştir, insan olmadığını göstermiştir. (2016)