FETÖ ile mücadelede, bir çevre vicdanımıza hitap ederek, “çok sayıda mağdur var, yaşanan acılara ne zaman son verilecek” diyor.
Bunların yazdıklarına bakılsın, mağduriyetle ilgili yazıları, 251 şehidin, 2193 gazinin acısına sahip çıkan/çıkmaya çalışan yazılarının 15 katıdır.
Mağduriyetlere kulak mı tıkansın? İnsan olan buna evet diyemez.
Mağduriyetler var mı, var. Sayı önemli değil, bir kişi bile mağdur olmuşsa adalet adına, Müslümanlığımız adına buna son verilsin. Bir daha bakılsın mı çekilen acılara, bakılsın. Hukuken yapılacak bir şey olabilir mi, bir daha geniş yürekle bu mesele ele alınsın mı, alınsın.
Sadece şu gerçekleri unutmadan vicdanlar devreye girsin.
Mağduriyet meselesi, FETÖ için “taban” denilen alt tabaka ile ilgili. Bunlardan gözaltına alınan, tutuklanan, hüküm giyen binlerce insan var. Yargı bunlara daha merhametli, onları tekrar kazanma adına daha adil bakabilirdi.
İki temel husus yargıyı tereddüde, temkinli olmaya sevk etti.
Birincisi, tabandaki insanların –bulunduğum ilde çoğunu tanıyorum- yüzde 95’i, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen hiç pişmanlık duymadı. (Pişmanlık duyanlar, bu yapı “cemaat” olarak bilindiği dönemde sempati besleyen, sohbetlere katılan, aklını kiraya vermemiş olanlar…)
Pişmanlık duymayan FETÖ’cülere, “251 şehidimiz var” dediğinizde, “asıl zalim Erdoğan, zulme direnme hakkımız var” diye atarlanıyorlar…
İkincisi, bilhassa son aylarda “mahrem imamlar”ca ankesörlü telefonlardan aranan TSK mensuplarına yönelik operasyonların anlattığı gerçek.
Albaydan, teğmene kadar her rütbeden muvazzaf subay gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Bunların sayısı, 15 Temmuz darbe girişimine katılanların 3 katı...
TSK’nın bünyesini bilenler, bir FETÖ darbe ihtimalinin yabana atılmaması konusunda uyarılarda bulunuyor.
Yargı, böyle bir ihtimal karşısında, pişman olmamışların ne yapacağını kestirebilir mi?
Bunların beyni hala Pensilvanya’dan gelen talimatlara göre çalışıyor. Ya Pensilvanya’daki elebaşı, “gün bugün, çıkın sokağa, intikamınızı alın” derse, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemenin ikinci bir hamlesini yaparsa…
ABD, Avrupa, İsrail; Suriye’den, Doğu Akdeniz’den mengeneyi sıkmaya başlarsa…
Suikastlar, bombalamalar, FETÖ’nün yeni ihanetlerine yol verirse…
Çünkü FETÖ elebaşı, ABD’nin koruması altında, CIA direktifleri ile ihanet eden biri. Hem din adımı gibi görünen, hem de “tanklarla ezin, uçaklarla bombalayın, helikopterlerle insanların üzerine ateş edin” emri veren bir hainden her şey beklenir… Bu elebaşı, çocuk yaşlarda kandırdığı insanları; yalan söyleyen, inkâr eden, tevile sapan, takiye yapan, devlet ve millet düşmanlarına çevirdi. Karakter zaafları ile malul, bir ihanet şebekesi kurdu.
Hiç kimseye, devlete, millete güven vermeyen bu güruha karşı, sütten ağzı yanan yargının, yoğurdu üfleyerek yemesi yanlış mı?
Kimse bu gerçekleri ikinci plana atacak bir merhamet avcılığına soyunmasın.
Mağduriyetlere karşı çıkalım tamam, bunun yanında şunu da unutmayalım.
Fetullah Gülen ölmeden bunlar pişmanlık itirafında bulunmazlar. “Yanılmışız, kimin, kimlerin arkasından gitmişiz, yazıklar olsun bize” demezler. Tövbe etmezler.
Pişman olsalardı, tövbe etselerdi 15 Temmuz’u gördükten sonra pişman olurlar, tövbe ederlerdi.
Üç sene sonra inanınız, bugün pişmanlık izhar etseler, tövbe etseler; bu da Pensilvanya’nın yeni bir taktiği icabı talimatla olur…