Özbekistan'ın Semerkant şehrinde, "Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru" temasıyla Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları 9'uncu Zirvesi düzenlendi.
Rahmetli Özal'ın açtığı kapıdan şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihî adımlar atıyor.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarının 30'uncu yıl dönümünü idrak eden dost ve kardeş ülkeler, yıllardır yaşadıkları ayrılığın yerine sarmaş dolaş oluyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu uğurdaki gayretleri elbet takdir görüyor.
Semerkant'taki zirvede kendisine Türk dünyasına hizmetlerinden dolayı "Türk Dünyası Âli Nişanı" takdim edildi.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev tarafından ülkenin en önemli nişanlarından birisi olan "Yüksek Düzeyli İmam Buhari Nişanı" verildi.
Tarihte, böylesine savaşsız, gönülden kardeşlik bağları ile Türk dünyası hiç birlik olmadı.
Tarihin kader denk noktasında Türk dünyasının önünde yeni ufuklar beliriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sırası gelmişti, mesajını da verdi: "AB kapısında 52 yıl bizi süründürdüler. Hâlâ aynı şeyi yapıyorlar. Ama biz de onlara gerekenin gerektiği zamanda cevabını vereceğiz..."
Türk dünyası artık Erdoğan'ın tabiriyle bir aile meclisidir. Ayakları yere sağlam basan ve geleceğe doğru emin adımlarla ilerleyen bir uluslararası teşkilat haline gelmiştir. Ekonomiden sağlığa, spordan kültüre, siyasetten ticarete, insanların hayatına dokunan tüm alanlarda entegrasyon için sarsılmaz bir iradeye sahiptir.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın, uluslararası alandaki görünürlüğü de her geçen artmaktadır.
Nitekim Semerkant'taki zirvede kardeşlik hukukunun gereği yerine getirilmiş ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Teşkilat'a gözlemci üye olması kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle, "Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıslı kardeşlerimizin yalnız olmadığı gösterilerek, dayanışma iradesi sergilenmiştir.
Kardeşler bir araya geldiğinde her adımda yeni kapılar açılmakta, "bu dünyada biz de varız" denmektedir.
FETÖ ile mücadele konusu
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ihaneti, sadece Türkiye'nin varlığına, geleceğine yönelik değildi. Türk dünyası bu hain yapılanmanın ikinci hedefiydi. "Türkçe Olimpiyatları" Türkiye'deki sempati halkasını genişletmek için kullanıldı. Milletimizin halis niyetleri, kardeşlik duyguları istismar edilerek ilmik ilmik ihanet örüldü.
Bir defasında "dar dairede" Gülen, "içerden üzerimize geldiklerinde, onlara Türk dünyasının itirazları ile karşı koyacağız" demişti. Onu dinleyenler, "vesayet ağalarını", "asker içindeki cuntacıları" kastettiğini zannettiler. Meğer 15 Temmuz hain darbe girişimi hazırlığını kastediyormuş...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin yaşadıklarının, Türk Cumhuriyetlerindeki kardeşlerimizde tekrar etmemesi için her defasında uyarılarını tekrarlıyor.
Zirve'de de şunları söyledi:
"Bir cinayet ve casusluk şebekesi olan FETÖ'yle mücadelemizde, siz kardeşlerimizin desteğine güveniyoruz. FETÖ'nün bertaraf edilmesi noktasında sizlerle her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum."
FETÖ; cinayet ve casusluk şebekesi, Haçlı'nın taşeronu, yabancı istihbarat servislerinin oyuncağı...
"Haçlı'nın ülkenizi işgal etmesi tehlikeli değildir" diyen, "Yunanistan, İngiltere, Almanya kardeşiniz" diyen ihanet şebekesi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurgusu Pensilvanya'daki FETÖ elebaşını kahretmiştir.
Çünkü Türk Cumhuriyetlerinde 25 yıldır öylesine hazırlık yaptı ki, orada yer ile yeksan olması ona bir felç daha geçirtecektir.
Bedduası, döndü dolaştı kendisini vurdu.