FETÖ liderinin durumu tıpkı örgütü gibi. Ölmediyse de yaşıyor sayılmaz.
Son günlerde artan "öldü" iddiaları ve örgütün aksini ispat için yayınladığı fotoğraf ve videolar Gülen'in –henüz- ölmediğini gösterdi ama ölüme yakın bir evrede olduğunu da gösterdi.
Gülen'in demans nedeniyle fiziki ve akli melekelerini büyük ölçüde yitirdiği anlaşılıyor. Bu açıdan "bakın yaşıyor" prodüksiyonu örgüt aleyhine işliyor.
FETÖ'yü yakın takip eden kaynaklar Gülen'in günün önemli kısmını uyuyarak geçirdiğini, temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını, gösterilenin aksine ziyaretçi kabul etmediğini söylüyor.
Örgüt içi savaşların, ifşaatların nedeni de bu zaten: Gülen ölüyor çünkü.
Haliyle merak edilenler çok.
Gülen sonrası ne olur?
ABD dirisini vermedi, ölüsünü verir mi? Verse Türkiye kabul eder mi?
CIA bu işin neresinde? ABD istihbaratı yeni bir yapılanmaya mı gidiyor?
Gülen Florida'daki malikanesini neden terk etti? Nereye gitti? Neden korkuyor?
Yeğeni Ebu Seleme'yi kim konuşturuyor? Gibi...
Yeğen Gülen itirafçı olsa da olmasa da ifşaatlarının FETÖ dava dosyalarına konulması Ankara'da beklenen bir gelişme. Son süreçte yaşananlar CIA katkısı dışında olabilir deniyor ama.
Buna göre Gülen kendi isteğiyle çıkmış çiftlikten. Somut karşılığı olmayan korkularla boğuşuyormuş zaten. Demansın son evresinde görülen halüsinasyonların etkisinde belli ki.
"Üç harflilerden (?) kaçmış da olabilir" dedi hatta bir kaynağım!
Nereye gittiği belli değil ama çiftlikten 1-2 km uzaklıkta bir yerde olduğundan bahsediliyor.
ABD ölüsünü verir mi, verse Türkiye alır mı diye sorduğum hiç kimse "evet" demedi ama. Yaygın kanaat terör elebaşı öldüğünde "hizmet" ettiği ülkeye gömüleceği yönünde.
Şu da kesin. Hain, yerin altında yaptıklarının hesabını verirken örgüt elebaşları ardından miras kavgasına tutuşacak. FETÖ'nün zombileşmiş insan kaynağından bir şey çıkmasa da mali gücüne kim çökecek kavgası sürecek. Dolayısıyla yeni ifşaatlar bekleyebiliriz.
Neticede sahibi gibi yöntemleri ve hedefleri afişe olmuş bir örgüt FETÖ. Elemanları suçüstü yakalanıp devletten kazındılar. Toplum da tecrit etti bunları.
Katalog evliliklerle yeniden üremek, gaygubet evlerinde büyümek ve devlete yeniden sızmak isteseler de mevcut siyasi irade ve devletteki teyakkuz sayesinde çıkış yolu bulamadıkları açık.
FETÖ CIA için hala işlevsel mi sorusunun cevabı müphem ama Türkiye için "geri dönüşümsüz atık" konumunda olduğu kesin.
ERDOĞAN VE ÖZEL AÇISINDAN ZİYARETLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 yıl sonra bugün CHP Genel Merkezine giderek Genel Başkan Özgür Özel'i ziyaret edecek. Siyaset ve medya ziyarete kilitlenmiş durumda.
Ziyaretin fiziki şartları ve gündemi üzerine epeyce haber ve değerlendirme yapıldı. CHP tabanına yönelik ikna çabası da Özgür Özel'in parti içi rakiplerine attığı fark da hak ettiği kadar konuşuldu. Ama Özel'in "iktidar yolculuğunu" buradan başlattığı pek konuşulmadı. Benim analizim bu yönde.
Malum, Kılıçdaroğlu stratejisini Erdoğan karşıtlığı üzerine kurmuştu. Yuvarlak masa ittifakı, devlet kurumlarına ve devlet adamlarına yönelik yıkıcı muhalefeti, yalan manipülasyon ve algı operasyonlarına sık başvurması... hep bunun içindi.
Özgür Özel bu yolların iktidara değil çıkmaz sokağa çıktığını gördü, farklı bir yol gerektiğini vakitlice anladı.
Üstelik bu sayede hem devlet yönetmeye ehil olduğu izlenimini veriyor, hem CHP siyasetini Cumhurbaşkanına anlatan, eleştirilerini rakibinin yüzüne söyleyen muhalefet lideri statüsü kazanıyor, hem de herkesten alkış alıyor!
Peki ya Erdoğan?
Ben Cumhurbaşkanının bunu gördüğünü, buna rağmen Türkiye adına tutum aldığını düşünüyorum. Dünyanın içinde bulunduğu sert iklimi, yakın coğrafyadaki belirsizlikleri ve yaklaşan tehditleri en iyi o biliyor sonuçta.
İç cepheyi birleştirmek, sağlamlaştırmak ve diyalog zeminini canlı tutmak siyasi hesapların üstünde ona göre. Bunu iç siyasetin değil dış politikanın gereği olarak görüyor Cumhurbaşkanı. Amacı "hazine değerindeki seçimsiz dört yıl" için "milli muhalefet" oluşturmak bana kalırsa.