Bir süredir Paralel Yapı/FETÖ’nün ülkemize verdiği zararları ve yapılan haksızlıkları TV’lerden üzülerek izliyoruz. Zaten yıllardır gördüğümüz ve bu köşeden haykırdığımız gerçeklerin tüm ülkemiz tarafından görülmeye başlanması da son derece olumlu bir gelişmedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu ve mücadelesi olmasa, bugün çok farklı bir noktada olurduk. 15 Temmuz gecesi TV’lerde cumhurbaşkanımızın ‘tüm vatandaşlarımı sokaklara, meydanlara, havaalanlarına’ çağırması ve halkın darbeye karşı dik duruşu her türlü minnet ve saygıyı hakediyor.
Darbe/kalkışmanın başarısızlığa uğramasıyla birlikte haklı olarak FETÖ teröristleriyle topyekün bir mücadele de başladı. Birçok Bakanlıkta canla başla çalışmalar yapılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, kamu bankaları ve kamu sermayeli büyük şirketler kurumlarındaki FETÖ’cüleri temizlemekle uğraşıyor, herkes üzerine düşeni en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içinde. Bugüne kadar görevden uzaklaştırılan kamu çalışanı sayısının 76 bin civarında olduğu açıklandı. Eminim en az bir bu kadar daha kişi FETÖ ile ilgilidir.
Özellikle en büyük sızmaların olduğu ve 40 yıldır kendisini gizlemiş kriptoların bulunduğu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu zararlı unsurları temizlemesi büyük bir önem taşıyor.
Genelkurmay Başkanımız Org. Sayın Hulusi Akar Paşa ve kuvvet komutanlarının 7 Ağustos’ta Yenikapı mitingine katılmaları ve demokrasiye sahip çıkmalarını çok önemsiyorum.
Ancak, burada FETÖ’cü olmasa bile düne kadar FETÖ ile kolkola olan yöneticiler ola ki duygusal davranabilir diye, ayıklama ve değerlendirme komisyonları FETÖ’nün suyunu içmemiş objektif kişilerden seçilmelidir.
Kurumlarında FETÖ adına astlarından/memurlarından himmet-kurban-burs toplayan, FETÖ’cüleri kilit noktalara atayan, Kuruma yeni memur alınırken sınav komisyonlarını FETÖ’cülerden oluşturan, birkaç istisna hariç tüm yeni memur alımlarında FETÖ’cülere şans tanıyan ve FETÖ’cüleri memuriyete başlatan, FETÖ’cü olmayanlara nefes aldırmayıp her türlü mobbing’i uygulayan, en zor görevleri veren, yönettikleri kurumların döner sermayelerini, parasal ve finansal imkanlarını son kuruşuna kadar FETÖ’ye aktaran, malzeme ve hizmet alımlarında göstermelik ihalelerle ve fahiş bedellerle FETÖ’cülere iş yaptıran, FETÖ’cü olmayan işadamlarına veya esnafa yapmadık zulüm bırakmayan, her yıl en az birkaç kez bu malum teröristlerin yurt dışındaki etkinliklerinde boy gösteren, okullarında yatıp kalkan, egosu tavan yapmış bazı yöneticilerin halen ‘güya’ FETÖ ile mücadele bahanesiyle bu komisyonlarda görev yaptırılmasına tahammül edemiyorum. Devletin arşivleri ve kayıtları duruyor, hangi bürokrat yurt dışında nereye gitmiş, nerede kalmış, hızlıca hangi görevlere getirilmiş açıkça bellidir zaten.
FETÖ ile mücadele adı altında, bazı yöneticiler kendilerine bürokraside rakip olanları tasfiyeye çalışmakta, önce FETÖ’yle ilgisi olmayanları da görevden aldırmak ve bu kişilerin suçsuz oldukları anlaşılıp göreve iade olmasını sağlayarak da bu süreci sulandırmaya çalışmaktadırlar.
FETÖ her zaman kendini gizleyen, sinsi bir şekilde örgütlenen, sarmaşık gibi her yanı saran, kendinden olmayanlara iftira ve karalama-tezvirat yapan, haksız ve hukuksuz bir şekilde kumpaslar kuran, kendinden olmayana hayat hakkı vermeyen bir yapı.
7 Haziran seçimleri öncesinde bu köşeden, ‘Velilere SGK’dan astronomik ceza geliyor’ başlıklı yazımızda seçim öncesi okul aile birlikleri ve velilerle AK Parti’yi karşı karşıya getirecek, AK Parti’yi veliler nezdinde zor duruma sokacak bir tuzak kurulduğunu, 7 Haziran seçimleri öncesinde birçok veli AK Parti’ye karşı kışkırtılmış ve AK Parti eğitim düşmanı ilan edilmeye çalışıldığını açıklamıştım.
Yine aynı dönemlerde ve tam seçim öncesinde 550 bin Bağ-Kur’luya geriye dönük onbinlerce liralık borç çıkarılarak esnafın, tüccarın (Bağ-Kur’luların) AK Parti’ye olumsuz bakması sağlanacaktı. Ama bizim yazılarımız bu oyunları bozdu.
Demem o ki, FETÖ ile mücadeleye öncelikle samimi ve dürüst yöneticilerden komisyonlar kurularak başlanmalı, geçmişi şaibeli ve karanlık kişiler bu komisyonlarda olmamalıdır. Adaletin en hassas ölçüsünde ve bir tek mağdur bile olmayacak şekilde kararlar verilmelidir.
2008 yılından sonraki tüm kariyer mesleklere (uzman, müfettiş, kaymakam vb.) giriş sınavları incelenmeli, komisyonlarda kimlerin olduğuna bakılmalı, komisyon üyelerinin tek tek bilgisine başvurularak FETÖ’cülere yönelik kayırmalar, sınav kağıtlarının düzeltilmesi, not yükseltilmesi gibi hususlarda bilgilerine başvurulmalı.
Özellikle bazı kurumlardaki hızlı yükselmeler, genç yaşlarda çok üst görevlere gelmeler, 7 Haziran seçimleri öncesinde vatandaşların mağduriyetine neden olan bürokratların da unutulmaması, sorgulanması gerekiyor.
Ayrıca paralel yapının memur-yönetici yapılanması olan ve 2013 yılında ‘paralel yapı’ya para taşıyan SGK’nın kayıp kamyonları haberlerinden sonra apar topar kapatılan Marmara Yöneticiler Federesyonu (MAYFED) gibi derneklere üye olmuş olanlar da ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmalıdır.